Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SHOCK WAVE : English Turkish

şok dalgası, heyecan dalgası, korku dalgası

SHOCK WORKER : English Turkish

insan gücünün üstünde çalışan işçi

SHOCK-HEAD : English Turkish

uzun dağınık şaçları olan, karmaşık dağınık ve keçeli saçları olan

SHOCK-HEADED PETER : English Turkish

dağınık saçlı Peter, darmadağınık Peter, paçoz Peter

SHOCKED : English Turkish

adj. şaşkına dönmüş, sarsılmış

SHOCKER : English Turkish

n. heyecanlı hikâye, heyecanlı roman, en kötü örnek, elektroşok cihazı, çekilmez tip, katlanılmaz kimse

SHOCKHEADED : English Turkish

adj. kafasında dikilen kalın taranmamış pasaklı ve keçeleşmiş bir sürü saçı olan

SHOCKING : English Turkish

adv. şok ederek, aşırı, kötü biçimde

SHOCKING : English Turkish

adj. şok edici, kırıcı, sersemletici, iğrenç, korkunç, berbat, açık saçık, müstehcen

SHOCKING EXPERIENCE : English Turkish

şok edici deneyim, zor tecrübe, korkunç deneyim

SHOCKINGLY : English Turkish

adv. şok edici bir tarzda, rezil bir şekilde, çok aşağılayıcı ve utandırıcı bir şekilde; şaşırtıcı bir şekilde, hayretverici bir şekilde

SHOCKPROOF : English Turkish

adj. şok/darbe tarafından verilen zarara karşı korunmuş; bir elektrik şoku üretemez olan

SHOCKWAVE : English Turkish

n. (İnternet) multimedya nesnelerinin www sitelerinde kullanılabilmesini sağlayan teknoloji (Macromedia tarafından geliştirilen)

SHOCKWAVE : English Turkish

n. büyük bir patlama veya karışıklıktan kaynaklanan aşırı derecede yüksek basınç dalgası (sonik (ses) bomba tarafından yaratılan şok dalgaları gibi)

SHOD : English Turkish

adj. ayakkabılı, nallı, çember geçirilmiş

SHOD IN SNEAKERS : English Turkish

spor ayakkabısı giyen

SHODDILY : English Turkish

adv. değersiz bir şekilde, ucuz bir şekilde, eksik bir şekilde, sefil bir şekilde, acınacak bir şekilde

SHODDINESS : English Turkish

n. aşağılık, astlık, bayağılık, adilik, ucuzluk, değersizlik, eksiklik; sahtelik, yalan, ucuz olma durumu

SHODDY : English Turkish

n. sökülerek yeniden örülmüş yün, ip söküğü, çaput, artık, kumaş artığı, değersiz şey, züppelik, bayağılık

SHODDY : English Turkish

adj. artık iplerle örülmüş, çaputlardan yapılmış, artık kumaşlardan yapılmış, bayağı, adi, sahte, kalitesiz, değersiz, kibarlık taslayan

SHOE : English Turkish

n. ayakkabı, pabuç, nal, balata, fren balatası, dış lâstik, kontak papucu

SHOE : English Turkish

v. ayakkabı giydirmek, nallamak

SHOE BOX : English Turkish

n. ayakkabı kutusu, ayakkabıları koymak için kullanılan karton kutu

SHOE BRUSH : English Turkish

ayakkabı fırçası, ayakkabıları parlatmak için kullanılan fırça

SHOE BUCKLE : English Turkish

n. atkı