Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

SHOOT OUT : English Turkish

atmak, fırlatmak, dışarı atmak, çıkarmak, filizlenmek, fırlamak, çıkmak

SHOOT STRAIGHT : English Turkish

dürüst ve içten bir şekilde konuşmak; düz bir şekilde sürmek

SHOOT THE BREEZE : English Turkish

gevezelik etmek, çene çalmak, havadan sudan konuşmak

SHOOT THE BULL : English Turkish

v. boğaya ateş etmek, amaçsız şekilde havadan sudan konuşmak

SHOOT THE CAT : English Turkish

kediye ateş etmek, aşırı derecede içtikten sonra kusmak

SHOOT THE MOON : English Turkish

gece kaçmak, bir gece firarı yapmak

SHOOT THE WORKS : English Turkish

her şeyini kaybetmek (oyunda)

SHOOT THROUGH WITH : English Turkish

- ile doldurmak

SHOOT TO DEATH : English Turkish

ölümüne ateş etmek, mermileri kurban ölene kadar atmaya devam etmek

SHOOT UP : English Turkish

damardan vermek, damarına enjekte etmek, boy atmak, büyümek, fırlamak, birden artmak, dikleşmek, ateş altına almak

SHOOT UP IN THE AIR : English Turkish

havaya alıp götürmek, havalanmak, havaya kaldırmak

SHOOTAROUND : English Turkish

n. gayrıresmi basketbol alıştırma sezonu

SHOOTER : English Turkish

n. atıcı, vurucu, nişancı, avcı, altıpatlar

SHOOTING : English Turkish

n. atış, atıcılık, çekim, film çekme, av, avcılık, av sahası, zonklama, sızlama, filizlenme

SHOOTING : English Turkish

adj. filizlenen, zonklayan, sızlayan, atış, atıcılık, av

SHOOTING AT : English Turkish

ateş eden, gizlenerek siperden ateş eden, sapanla atan

SHOOTING BOX : English Turkish

avcı kulübesi

SHOOTING COAT : English Turkish

atış kıyafeti, av kıyafeti, avcılık elbiseleri

SHOOTING GALLERY : English Turkish

poligon, atış yeri

SHOOTING IRON : English Turkish

ateşli silah

SHOOTING LICENSE : English Turkish

avcılık lisansı

SHOOTING MATCH : English Turkish

n. atışma, tartışma, kavga

SHOOTING PAIN : English Turkish

keskin acı, şiddetli ağrı, büyük miktardaki ağrı ve acı

SHOOTING RANGE : English Turkish

poligon

SHOOTING SEASON : English Turkish

av sezonu, yılın av yapılan dönemi