Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SOAP THE WAYS : English Turkish

tüm gerekli düzenlemeleri yapmak (Argo)

SOAP-HOLDER : English Turkish

sabun kabı, sabun tutacağı, sabunluk

SOAPBOX : English Turkish

n. sabun sandığı, sandık, sokak kürsüsü

SOAPBOX ORATOR : English Turkish

sokak konuşmacısı

SOAPDISH : English Turkish

n. sabun kabı, sabun tutacağı, sabunluk, sabun kalıbı koymak için kullanılan kap

SOAPER : English Turkish

n. sabuncu kimse, sabunlayan kimse, sabunla köpürten kimse; yaltakçı, yağcı

SOAPFLAKES : English Turkish

n. küçük sabun parçacıkları, deterjan tanecikleri

SOAPILY : English Turkish

adv. sabunlu bir şekilde; yağcı bir şekilde, yağcılık yaparak, yaltakçı bir şekilde

SOAPINESS : English Turkish

n. sabunlu olma, dalkavukluk, yağcılık

SOAPING : English Turkish

n. sabunlama, sabunla muamele etme, sabuna maruz bırakma

SOAPING ONESELF : English Turkish

kendini sabunlama, kendini sabunla köpürtme

SOAPLESS : English Turkish

adj. sabunsuz, sabun olmadan, sabundan arındırılmış

SOAPLESS SOAP : English Turkish

sabunsuz sabun, yapay sabun, gözleri yakmaması amacıyla alkalin kullanılmadan yapılan sabun türü

SOAPSTONE : English Turkish

n. sabuntaşı

SOAPSUDS : English Turkish

n. sabun köpükleri, köpüklü su

SOAPWORKS : English Turkish

n. sabun fabrikası

SOAPY : English Turkish

adj. sabunlu, yağcı, dalkavuk

SOAR : English Turkish

v. uçmak, yüksekten uçmak, süzülmek, havada süzülmek, yükselmek, artmak, tırmanmak, dimdik yükselmek, gözü yükseklerde olmak, göz dikmek, fırlamak

SOAR PRICES : English Turkish

v. fırlamak

SOARED HIGH : English Turkish

yükseğe aktı, yükseğe fırladı

SOARER : English Turkish

n. fırlayan, havada fırlayan şey

SOARING : English Turkish

n. havada süzülme

SOARING : English Turkish

adj. yükselen, tırmanan, yüce, ideal

SOARING FLIGHT : English Turkish

yükselen uçuş, yukarı doğru yükselen ve uzaklaşan uçuş, yükseğe fırlayan

SOARING HIGH : English Turkish

yükselen, yukarı doğru yükselen ve uzaklaşan, yükseğe fırlayan