Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SOCIAL SECURITRY : English Turkish

n. sosyal güvenlik, sosyal sigorta

SOCIAL SECURITRY NUMBER : English Turkish

n. sosyal sigorta numarası

SOCIAL SECURITY : English Turkish

sosyal güvenlik, sosyal sigorta, işbaşında meydana gelen yaralanmaları tazmin eden işsizlik ve emeklilik maaşları veren federal sistem (yaşlılara hamile kadınlara saldırı mağdurlarına vs)

SOCIAL SECURITY ADMINISTRATION : English Turkish

n. sosyal güvenlik kurumu, sosyal güvenlik sisteminden sorumlu bağımsız devlet kurumu, SSA

SOCIAL SERVICE : English Turkish

sosyal hizmet, toplumun sosyal meseleler ile ilgili olarak bilgilendirilmesi hizmeti

SOCIAL STATUS : English Turkish

sosyal statü, sosyal konum, sosyal rütbe, bir kimsenin sosyal bir ölçekteki yeri

SOCIAL STRATIFICATION : English Turkish

sosyal tabakalaşma, sosyal katmanlaşma, sosyal farklılaşma, sosyal sınıfların oluşması süreci

SOCIAL STRUCTURE : English Turkish

n. sosyal yapı, sosyal örgü, sosyal ilişkiler özellikleri, bir toplumun düzenlendiği ve işlediği biçim

SOCIAL UPHEAVAL : English Turkish

toplumsal değişim, toplumsal dönüşüm, toplumdaki kökten değişim

SOCIAL WELFARE : English Turkish

sosyal refah, sosyal yardım, devlet veya bir özel teşkilat tarafından sağlanan sosyal hizmetler

SOCIAL WORK : English Turkish

sosyal hizmet, toplum hizmeti

SOCIAL WORKER : English Turkish

sosyal görevli

SOCIAL-DEMOCRAT : English Turkish

sosyal demokrat, sosyalist prensiplere sahip bir siyasi partinin üyesi olan kimse

SOCIALISATION : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) sosyalleşme, başka kimselerle ilişki ve etkileşim kurmayı öğrenme süreci; çevresel kültürün davranış biçimlerini özümseme süreci; sosyalistleşme, sosyalistleştirme, sosyalist olma, sosyalizmin ilkelerine göre kurulma; sosyal amaçlarla bir araya gelme; sosyal faaliyetlere katılma (socialization olarak da yazılır)

SOCIALISE : English Turkish

v. (Britanya İngilizcesi) sosyalleşmek, başka kimselerle ilişki ve etkileşim kurmayı öğrenmek; sosyal olmak, başkalarıyla etkileşim içinde olmak; çevresel kültürün davranış biçimlerini özümsemek; sosyalistleşmek, sosyalistleştirmek, sosyalist olmak, sosyalizmin ilkelerine göre kurulmak (enstitü kurum hükümet vs); sosyal amaçlarla bir araya gelmek; sosyal faaliyetlere katılmak; sosyal hayata hazırlanmak, sosyal hayata hazırlamak (socialize olarak da yazılır)

SOCIALISED : English Turkish

adj. (Britanya İngilizcesi) hükümet tarafından yönetilen, bir grubun kontrolü altında (tıbbi bakım gibi); eşlik etmeye uygun hale getirilmiş; sosyalleşmiş, başka kimselerle ilişki ve etkileşim kurmayı öğrenmiş; sosyal olan, başkalarıyla etkileşim içinde olan; çevresel kültürün davranış biçimlerini özümsemiş; sosyalistleşmiş, sosyalistleştirilmiş, sosyalist olmuş, sosyalizmin ilkelerine göre kurulmuş (enstitü kurum hükümet vs); sosyal amaçlarla bir araya gelmiş; sosyal faaliyetlere katılan; sosyal hayata hazırlanmış (socialized olarak da yazılır)

SOCIALISER : English Turkish

n. (Britanya İngilizcesi) sosyalleşen kimse, sosyalleştiren kimse, başka kimselerle ilişki ve etkileşim kurmayı öğrenen; sosyal olan kimse, başkalarıyla etkileşim içinde olan kimse; çevresel kültürün davranış biçimlerini özümsemiş kimse; sosyalistleşen kimse, sosyalistleştiren kimse, sosyalist olan kimse, sosyalizmin ilkelerine göre kurulan (enstitü kurum hükümet vs); sosyal amaçlarla bir araya gelen kimse; sosyal faaliyetlere katılan kimse; sosyal hayata hazırlanan kimse, sosyal hayata hazırlayan kimse (socializer olarak da yazılır)

SOCIALISM : English Turkish

n. sosyalizm, toplumculuk

SOCIALIST : English Turkish

n. sosyalist, toplumcu

SOCIALIST : English Turkish

adj. sosyalist, toplumcu

SOCIALIST INTERNATIONAL : English Turkish

sosyalist enternasyonal, demokrasi yoluyla sosyalizmi destekleyen Avrupa sosyalist partileri organizasyonu

SOCIALISTIC : English Turkish

adj. sosyalist

SOCIALITE : English Turkish

n. sosyetenin renkli siması

SOCIALITY : English Turkish

n. sosyallik, sosyal olma durumu, cana yakınlık, sokulganlık, arkadaş canlısı olma durumu; sosyal gruplar oluşturma eğilimi

SOCIALIZATION : English Turkish

n. sosyalleştirme, kamulaştırma