English Turkish
SOCK : English Turkish
v. tokat atmak, tokatlamak, vurmak, dövmek
SOCK AWAY : English Turkish
zulalamak, ileride kullanmak üzere bir şeyi güvenli bir yere koymak, bir kenara para koymak (Gayriresmî)
SOCK IT TO SOMEONE : English Turkish
(Argo) bir kimseye sert bir şekilde vurmak; bir kimseyi ağır bir şekilde eleştirmek, bir kimseyi acımasızca eleştirmek
SOCK PUPPET : English Turkish
n. çorap kukla, çoraptan yapılan ve kukla oynatıcısının eline taktığı kukla; (İnternet) yanıltmak amacıyla özellikle bir tartışma grubu veya blogun yorumlar köşesinde kullanılmak üzere üretilmiş sahte internet kimliği
SOCKDOLAGER : English Turkish
n. son darbe, bitirici vuruş, bitirici darbe; sonuca ulaştıran tartışma, kati tartışma; sert vuruş veya söylem; dikkate değer şey, kayda değer şey; iki çengelin balık ısırdığında bir yay ile birbiri üstüne kapanan birleşme yeri
SOCKET : English Turkish
n. göz çukuru, oyuk, priz, duy, soket, kovan
SOCKET WRENCH : English Turkish
oru anahtarı, lokma anahtarı, vida veya cıvatalara göre değiştirilebilen farklı boyutlarda soketleri olan anahtar
SOCKEYE : English Turkish
n. kızıl somon, Kuzey Pasifik alanına özgü bir somon balığı
SOCKING : English Turkish
adv. (Britanya) çok, oldukça
SOCKS : English Turkish
n. çorap
SOCLE : English Turkish
n. kaide, temel
SOCRAT : English Turkish
n. sokrat
SOCRATES : English Turkish
n. (MÖ. 470?-399) öğretimde bir soru-cevap metodu geliştiren Yunanlı filozof
SOCRATIC : English Turkish
adj. Sokrates'e ait, Sokrates tarafından geliştirilen öğretim metodu veya felsefelerle alakalı
SOCRATIC IRONY : English Turkish
sokratik ironi, bir kimse başka bir kimseye bir terimin anlamıyla ilgili soru sorarken cehalet ve öğrenme istekliliği; tartışmayı alevlendirmek ve gerçeğin arayışını tetiklemek amacıyla numaradan bilmezlikten gelme
SOD : English Turkish
n. çimen, çim, ibne [arg.], homoseksüel, homoseksüellik
SOD : English Turkish
v. çimle kaplamak
SOD IT : English Turkish
interj. kahretsin, kahrolası
SODA : English Turkish
n. kola, soda, gazlı içecek, gazoz (genel)
SODA BISCUIT : English Turkish
n. kola bisküvi, kola ve yayık ayranı ile hazırlanan bisküvi
SODA FOUNTAIN : English Turkish
soda makinesi, kola makinesi, büfe
SODA JERK : English Turkish
n. kola makinesi tezgâhtarı
SODA JERKER : English Turkish
n. kola makinesi tezgâhtarı
SODA LYE : English Turkish
n. sodalı su
SODA POP : English Turkish
gazlı içecek, gazoz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani