English Turkish
SPARTI : English Turkish
n. (Yunan Mitolojisi) Cadmus'un yarattığı ve ejderha'nın dişlerinden atlayan tamamen silahlarla donanmış savaşçı grubu
SPASM : English Turkish
n. ağrı, spazm, kasılma, çırpınma
SPASMODIC : English Turkish
adj. kasılma ile ilgili, kasıla kasıla, sarsıla sarsıla olan, aralıklı, süreksiz olan, daldan dala konan
SPASMODICAL : English Turkish
adj. spazm ile ilgili, kasılma ile ilgili, kasılmaya ait; istikrarsız, aralıklı, değişken, düzensiz, kesintili
SPASMODICALLY : English Turkish
adv. kasılarak; istikrarsızca, aralıklı bir şekilde, değişken bir şekilde, düzensizce, kesintili bir şekilde
SPASMOLYSIS : English Turkish
n. spazmoliz, kasılmış bir kasın gevşemesi (Tıp)
SPASMOLYTIC : English Turkish
adj. spazm giderici, kasılma giderici, spazm önleyici (Farmakoloji)
SPASMOLYTICALLY : English Turkish
adv. spazm giderici özellikte bir şekilde, kasılma giderici bir şekilde, spazm önleyici bir şekilde (Farmakoloji)
SPASMOPHILE : English Turkish
adj. spazmofili (kasların anormal bir şekilde kasılma eğiliminde olması) hastası (nadir)
SPASMOPHILIA : English Turkish
n. spazmofili, kasların anormal bir şekilde kasılma eğiliminde olması (Patoloji)
SPASMOPHILIC : English Turkish
adj. spazmofilik, spazmofili ile ilgili, kasların anormal bir şekilde kasılma eğiliminde olması ile ilgili, spazmofili hastası
SPASTIC : English Turkish
n. spastik kimse, beyin felci olan kimse
SPASTIC : English Turkish
adj. spastik, kasılımlı
SPASTIC PARALYSIS : English Turkish
spastik felç, kasınçlı inme, merkezi sinir sisteminin motor sinirlerinde meydana gelen hasardan dolayı devamlı kas spazmları ve aşırı tendon refleksi durumu (Patoloji)
SPASTICALLY : English Turkish
adv. spastik bir şekilde, kasılarak, istem dışı kasılmalarla
SPASTICITY : English Turkish
n. spastiklik, spazmlar ve kasılmalar durumu; kasılma eğilimliliği
SPAT : English Turkish
n. istiridye yumurtası, ağız kavgası, kısa tozluk, münakaşa, atışma, şamar, şaplak, küçük istridye
SPAT : English Turkish
v. atışmak, ağız kavgası etmek, yumurta bırakmak (istridye)
SPAT IN HIS FACE : English Turkish
onun yüzüne tükürdü, onu aşağıladı, ona haince davrandı
SPAT INTO THE WELL HE DRANK OFF : English Turkish
su içtiği kuyuya tükürdü, kendisini besleyen eli ısırdı, yemek yediği tabağa pisledi, kendi yararına olan birini incitti
SPATCHCOCK : English Turkish
n. hemen kesilip kızartılan tavuk, kesip hemen kızartmak (tavuk), lâf sokmak, sokmak
SPATE : English Turkish
n. sel, su taşkını, sağanak, akın, kalabalık
SPATHE : English Turkish
n. yen [bot.], gonca yaprağı
SPATHIC : English Turkish
adj. katmanlı taş gibi, mineral katmanlı taşa benzeyen
SPATIAL : English Turkish
adj. uzaya ait, uzaysal
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani