Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPEAKING : English Turkish

adj. konuşan, akıcı, berrak, etkileyici, dokunaklı

SPEAKING ACQUAINTANCE : English Turkish

konuşma aşinalığı, bir kimseyle çok yakın tanışık olmama durumu

SPEAKING CLOCK : English Turkish

saat servisi (telefon)

SPEAKING ILL OF : English Turkish

n. kötüleme

SPEAKING LOOK : English Turkish

anlamlı bakış, manalı göz gezdirme

SPEAKING OF : English Turkish

adv. gelince, bahsederken, tam sözederken

SPEAKING TRUMPET : English Turkish

megafon

SPEAKING TUBE : English Turkish

n. konuşma borusu

SPEAKING WELL : English Turkish

n. hitabet

SPEAKS ENGLISH : English Turkish

İngilizce konuşur, İngilizce diline hakim, İngilizce dilini biliyor

SPEAKS FOR ITSELF : English Turkish

kendini anlatıyor, açıklamaya gerek yok, ifade etmeye gerek yok

SPEAKS HEBREW : English Turkish

İbranice konuşur, İbranice diline hakim, İbranice dilini biliyor

SPEAR : English Turkish

n. mızrak, zıpkın, kargı, mızraklı adam, sivri yapraklı bitki

SPEAR : English Turkish

v. mızrak saplamak, mızraklamak

SPEAR GUN : English Turkish

n. zıpkın

SPEAR SIDE : English Turkish

erkek tarafı

SPEAR-CARRIER : English Turkish

n. bir opera korosu üyesi için kullanılan takma isim

SPEARED : English Turkish

adj. mızrakla delinmiş, mızraklanmış, mızrak saplanmış; şişlenmiş, şiş saplanmış

SPEARER : English Turkish

n. mızraklayan, mızrak saplayan, delen, şişleyen, şiş saplayan, bıçaklayan

SPEARFISH : English Turkish

n. kılıçbalığı, mızrağa benzer uzun bir üst çenesi olan herhangi bir deniz balığı

SPEARGUN : English Turkish

n. zıpkın tüfeği, zıpkın silahı, mızrak fırlatan ve su altında balık avlamada kullanılan silah

SPEARHEAD : English Turkish

n. mızrak ucu, öncü, öncü asker

SPEARHEAD : English Turkish

v. öncülük etmek, başı çekmek, önayak olmak

SPEARMAN : English Turkish

n. mızrakçı

SPEARMINT : English Turkish

n. nane, bahçe nanesi