English Turkish
STABILIZING TAIL : English Turkish
dengeleme kuyruğu, dengeyi sağlamak amacıyla bir hava aracı bir gemi vs'ye takılan kuyruk
STABLE : English Turkish
n. ahır, atlar ve seyisler, atlar, ekip, kadro, yarış atı
STABLE : English Turkish
adj. dengeli, istikrarlı, sarsılmaz, sabit, değişmez, kalıcı, durağan, kararlı, sebatlı, azimli, sağlam
STABLE : English Turkish
v. ahırda durmak, ahıra bağlanmak, oturmak, yerleşmek
STABLE CALL : English Turkish
n. ahır görevine çağırma
STABLE COMPANION : English Turkish
eküri, aynı ahırdan at
STABLE CONDITION : English Turkish
sabit durum, dengeli durum, istikrarlı durum, durağan durum
STABLE CURRENCY : English Turkish
sabit para birimi, dengeli para birimi, istikrarlı para birimi, durağan para birimi, yüksek ve istikrarlı bir oran sağlayan para birimi
STABLE EQUILIBRIUM : English Turkish
sabit denge, istikrarlı denge, durağan denge, kararlı denge
STABLE MONEY : English Turkish
sabit para birimi, dengeli para birimi, istikrarlı para birimi, durağan para birimi, yüksek ve istikrarlı bir oran sağlayan para birimi, değeri büyük miktarda değişime uğramayan para birimi
STABLE PRICE : English Turkish
sabit fiyat, dengeli fiyat, istikrarlı fiyat, durağan fiyat, kararlı fiyat, süreklilik arz eden fiyat, değişmeyen fiyat
STABLEBOY : English Turkish
n. seyis yamağı
STABLEFLY : English Turkish
n. karasinek, atsineği
STABLELAD : English Turkish
n. (Britanya) ahırda çalışan kimse, seyis, at oğlanı
STABLEMAN : English Turkish
n. seyis
STABLEMATE : English Turkish
n. eküri, aynı ahırdan at
STABLENESS : English Turkish
n. sabitlik, değişmezlik, durağanlık, sarsılmazlık, kararlılık, istikrar, kalıcılık, ayrışmazlık
STABLES : English Turkish
n. ahır görevi, ahır görevine çağırma
STABLING : English Turkish
n. ahır, ahır malzemesi
STABLY : English Turkish
adv. sabit bir şekilde, dengeli bir şekilde, istikrarlı bir şekilde, durağan bir şekilde, kararlı bir şekilde, süreklilik arz eden bir şekilde, değişmeyen bir şekilde, katı bir şekilde
STACCATI : English Turkish
n. kesik ve kuvvetli ses, kısa ve keskin ses, bir müziğin kısa ve keskin çalınan bölümü
STACCATO : English Turkish
adv. kesik kesik [müz.], kısa ve güçlü olarak
STACK : English Turkish
n. yığın, küme, istif, tınaz, kitap rafı, baca, egzoz, ortak anten, tüfek çatısı
STACK : English Turkish
v. yığmak, kümelemek, istif etmek, yüklemek, çatmak (tüfekleri), daireler çizerek uçmak
STACK OF ARMS : English Turkish
tüfek çatmak, tüfeklerin toplanması, tüfek teslimi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani