Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TACTILE SENSE : English Turkish

n. dokunma duyusu

TACTILITY : English Turkish

n. dokunulurluk, elle tutulurluk

TACTLESS : English Turkish

adj. patavatsız, düşüncesiz, kaba

TACTLESSLY : English Turkish

adv. patavatsızca, düşüncesizce

TACTLESSNESS : English Turkish

n. patavatsızlık

TACTUAL : English Turkish

adj. dokunma, dokunsal, dokunulur, elle tutulur

TACTUAL SENSE : English Turkish

n. dokunma duyusu

TADALAFIL : English Turkish

n. erkeklerde ereksiyon problemlerinin çözümünde kullanılan ilaç (Cialis markası ile satılan)

TADJIK : English Turkish

n. Tacik, Tacikistan, Asya'nın ortasında bir ülke (eski Sovyetler Birliği'nin bir parçası)

TADPOLE : English Turkish

n. kurbağa yavrusu, iribaş

TADS : English Turkish

hedef tespit ve seçim radarı, Apaçi helikopterlerinde lazer güdümünü kontrol eden ve hedefe kilitlenen sistem

TADZHIKISTAN : English Turkish

n. Tacikistan

TAFARI : English Turkish

n. Prens Tafari (
75, Tafari Makonnen olarak doğan) Etiyopya'yı birçok ekonomik ve sosyal yenilikle tanıştıran 1934'ten 1974'e kadar Etiyopya imparatoru, Rastafaryan dininin mesihi (taç giyme töreninden sonra Haile Selassie ismini alan)

TAFARI MAKONNEN : English Turkish

I. Haile Selassie (
1975), Etiyopya'yı birçok ekonomik ve sosyal yenilikle tanıştıran 1934'ten 1974'e kadar Etiyopya imparatoru, Rastafaryan dininin mesihi

TAFFETA : English Turkish

n. tafta

TAFFY : English Turkish

n. şekerleme, şeker, bonbon, iltifat, yağcılık, galli

TAFFY NOSED : English Turkish

adj. kendini beğenmiş, kendini dev aynasında gören

TAFN : English Turkish

şu an için hepsi bu, şu an için bitirdim, şimdilik bu kadar (İnternet argosu)

TAFT : English Turkish

n. William Howard Taft (
1930), ABD'nin 27'nci Başkanı (
13); bir soyadı

TAG : English Turkish

n. etiket, ayakkabı kulağı, bağcık ucu, püskül, saçak, perçem, ünlü söz, meşhur lâf, künye, isimlik, ceza makbuzu, kovalamaca, elim sende oyunu

TAG : English Turkish

v. etiket takmak, etiketlemek, isimlik takmak, kafiye bulmak, birleştirmek, kovalamak, peşini bırakmamak, peşinden koşturmak, kırkmak (koyun)

TAG AFTER : English Turkish

v. kovalamak, peşini bırakmamak

TAG ALONG : English Turkish

v. kovalamak, peşini bırakmamak

TAG END : English Turkish

n. son kısım, artık, sarkık uç

TAGALOG : English Turkish

n. Filipinler'in Tagalog halkı tarafından konuşulan Avustronezya dili