Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TALK SCANDAL : English Turkish

dedikodu yapmak, ileri geri konuşmak

TALK SENSE : English Turkish

mantıklı konuşmak, anlamlı konuşmak, saçmalamamak

TALK SHOP : English Turkish

iş konuşmak, işten konuşmak

TALK SHOW : English Turkish

talk show, sohbet programı

TALK SMB. INTO BELIEVING SMTH : English Turkish

v. inandırmaya çalışmak

TALK SMB. INTO SMTH : English Turkish

v. inandırmak

TALK SMB. OUT OF SMTH : English Turkish

v. caydırmak, vazgeçirmek

TALK SMUT : English Turkish

v. açık saçık konuşmak

TALK THE HIND LEGS OFF A DONKEY : English Turkish

oş konuşmak, kafa şişirmek, durmadan konuşmak

TALK THROUGH ONE'S HAT : English Turkish

ahkâm kesmek, bilmişlik yapmak, kafadan atmak, kıçından uydurmak, uydurmak, saçmalamak

TALK TO : English Turkish

hitap etmek

TALK TO ONESELF : English Turkish

v. kendi kendine konuşmak

TALK TO SMB : English Turkish

v. azarlamak, konuşmak

TALK TO YOU LATER : English Turkish

sonra konuşuruz, sizinle biraz sonra konuşacağım, TTYL (İnternet sonbet jargonu)

TALK TURKEY : English Turkish

dobra dobra konuşmak, açık konuşmak, yüzüne söylemek

TALK UP : English Turkish

sesli konuşmak, yüksek sesle konuşmak, övmek, rahat konuşmak, istediğini söylemek

TALK WILD : English Turkish

v. saçmalamak, saçma sapan konuşmak, lâfını bilmeden konuşmak

TALK WILD ABOUT : English Turkish

v. dem vurmak

TALK WITHOUT THINKING : English Turkish

v. ağzına geleni söylemek

TALKATHON : English Turkish

n. konuşma maratonu [amer.]

TALKATIVE : English Turkish

adj. dilli, konuşkan, geveze, çenebaz, çenesi düşük

TALKATIVENESS : English Turkish

n. konuşkanlık, gevezelik

TALKEE TALKEE : English Turkish

n. palavra, saçmalık

TALKER : English Turkish

n. konuşan, konuşmacı, konuşkan kimse

TALKIE : English Turkish

n. sesli film