Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TELESCOPE : English Turkish

v. iç içe geçmek

TELESCOPIC : English Turkish

adj. teleskopik, iç içe geçen

TELESCREEN : English Turkish

n. televizyon ekranı, ekran

TELESTHESIA : English Turkish

n. olayları uzaktan sezebilme, uzaktan sezebilme yeteneği

TELETEXT : English Turkish

n. teleteks

TELETUBBIES : English Turkish

n. yürümeye yeni başlayan çocuklar veya bebekler için BBC tarafından üretilen televizyon dizisi

TELETYPEWRITER : English Turkish

n. telem

TELEVIEW : English Turkish

v. televizyonda görmek, televizyon seyretmek, televizyon izlemek

TELEVIEWER : English Turkish

n. seyirci, izleyici

TELEVISE : English Turkish

v. televizyonda göstermek, yayınlamak

TELEVISION : English Turkish

n. televizyon

TELEVISION SET : English Turkish

televizyon alıcısı

TELEVISION TRANSMITTER : English Turkish

televizyon vericisi

TELEVISOR : English Turkish

n. televizyon alıcısı, seyirci

TELEX : English Turkish

n. teleks

TELEX : English Turkish

v. teleks çekmek, teleksle göndermek

TELL : English Turkish

n. bir soyadı; William Tell, 14'üncü yüzyıl esnasında İsveç folklorunda okçuluk hünerleri ile ünlü kahraman ve vatansever; (Poker oyununda) bir oyuncunun eli hakkında ipuçları veren davranışlarındaki farkedilir değişiklik

TELL : English Turkish

v. söylemek, demek, anlatmak, emretmek, açığa çıkarmak, bildirmek, haber vermek, ayırt etmek

TELL A FIB : English Turkish

yalan söylemek, uydurmak, atmak

TELL A LIE : English Turkish

yalan söylemek

TELL A LONG RIGMAROLE : English Turkish

n. abuk subuk konuşmak, saçma sapan konuşmak

TELL A PACK OF LIES : English Turkish

ir yığın yalan söylemek

TELL A SECRET : English Turkish

v. sır vermek

TELL A STORY : English Turkish

hikâye anlatmak

TELL APART : English Turkish

v. ayırdetmek, ayırt etmek, farkını söylemek