Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TICKET : English Turkish

v. etiketlemek

TICKET AGENCY : English Turkish

ilet ajansı, bir kimsenin çeşitli etkinliklere bilet satın alabileceği yer

TICKET AGENT : English Turkish

ilet satıcısı, bilet temsilcisi, bilet satan firma

TICKET COLLECTOR : English Turkish

kondüktör, biletçi

TICKET CONTROLLER : English Turkish

n. bilet kontrölörü, tren otobüs ve diğer insanların tren otobüs veya tramvaya kontrolsüz binebildiği diğer toplu taşıma sistemlerinde rastgele olarak biletleri kontrol eden kimse

TICKET OFFICE : English Turkish

ilet gişesi

TICKET PUNCH : English Turkish

n. bilet zımbası

TICKET SELLER : English Turkish

ilet satıcısı, bilet satan kimse

TICKET STUB : English Turkish

ilet koçanı, biletin kontrolden sonra müşteride kalan parçası,bir ziyaretçinin ödeme yaptığının kanıtı olarak saklayacağı ve oturma yerini gösteren bir biletin küçük parçası

TICKET TOUT : English Turkish

n. bilet karaborsacısı

TICKET WINDOW : English Turkish

ilet gişesi

TICKETING : English Turkish

n. bilet yayınlama sistemi (örneğin: seyahat biletleri, giriş izni biletleri)

TICKETS FOR TODAY : English Turkish

ugün için biletler

TICKING : English Turkish

n. tık tık, yastık kılıfı kumaşı, kalın bez

TICKING OF THE CLOCK : English Turkish

saatin tik takı, zaman ilerledikçe saatin tik tak ilerlemesi

TICKLE : English Turkish

n. gıdıklanma, gıdık alma

TICKLE : English Turkish

v. gıdıklamak, gıdıklanmak, eğlendirmek, güldürmek

TICKLE A TROUT : English Turkish

v. eli ile alabalık tutmak

TICKLE ONE'S FANCY : English Turkish

garip bir şekilde hoşuna gitmek

TICKLE THE IVORIES : English Turkish

v. piyano çalmak, piyanoyu tıngırdatmak

TICKLE TO DEATH : English Turkish

ölümüne gıdıklamak, kontrolsüz şekilde güldürmek, çok gülmek

TICKLE UP : English Turkish

v. heyecanlandırmak, teşvik etmek

TICKLED PINK : English Turkish

adj. zevkten dört köşe

TICKLED TO DEATH : English Turkish

gülmekten ölen, kontrolsüz şekilde gülen

TICKLER : English Turkish

n. nazik mesele, güç durum, karbüratör düğmesi, borç defteri