Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TIDE OVER : English Turkish

atlatmak, üstesinden gelmek, çıkarmak (kışı)

TIDELAND : English Turkish

n. sel basmış toprak, sel suyu ile kaplanmış toprak

TIDELESS : English Turkish

adj. akımsız, gel git olmayan, met cezir olmayan, met ve cezirin olmadığı

TIDEMARK : English Turkish

n. gelgit izi, su seviyesi izi

TIDES : English Turkish

n. gelgit

TIDEWAITER : English Turkish

n. gemiye çıkan gümrükçü

TIDEWATER : English Turkish

n. gelgit suyu

TIDEWAY : English Turkish

n. akıntı kanalı, gel git kanalı, akış kanalı, içerisinde akıntının ilerlediği kanal

TIDILY : English Turkish

adv. tertemiz, temiz, temiz olarak; organize olmuş düzenlenmiş bir şekilde

TIDINESS : English Turkish

n. düzenlilik, düzgünlük

TIDINGS : English Turkish

n. haber, havadis

TIDY : English Turkish

n. ıvır zıvır kutusu, çöp sepeti, sandâlye arkası örtüsü

TIDY : English Turkish

adj. düzenli, derli toplu, temiz, tertipli, şık, epey, çok

TIDY ONESELF UP : English Turkish

v. toparlanmak, kendine çeki düzen vermek

TIDY OUT : English Turkish

v. toparlamak, temizlemek

TIDY UP : English Turkish

toparlamak, düzeltmek, çeki düzen vermek, toparlanmak, kendine çeki düzen vermek

TIE : English Turkish

n. bağ, kravat, boyunbağı, düğüm, bağlantı, ayak bağı, engel, kiriş, lata, oy eşitliği, beraberlik, berabere kalma

TIE : English Turkish

v. bağlamak, düğümlemek, evlendirmek, sınırlamak, berabere kalmak, eşit oy almak

TIE BAR : English Turkish

n. bağlantı çubuğu, gergi çubuğu

TIE BEAM : English Turkish

kiriş

TIE BREAK : English Turkish

n. tie break, eşitliği bozmak için oynanan oyun

TIE BREAKER : English Turkish

n. tie break, eşitliği bozmak için oynanan oyun

TIE DOWN : English Turkish

ağlamak, kısıtlamak

TIE DYE : English Turkish

n. düğüm/lata boyama işlemi ile boyanmış kumaş veya giysi parçası

TIE IN : English Turkish

n. bağlantı, birlikte satın alma şartı