English Turkish
TIME SLOT : English Turkish
zaman dilimi, televizyon veya radyo istasyonlarının yayın akışı içerisinde bir program veya reklam yayını için ayrılan zaman periyodu
TIME STAMP : English Turkish
zaman damgası, zaman ıstampası, diğer nesneler üzerine tarih ve zamanı basmak için kullanılan alet
TIME STUDY : English Turkish
zaman çalışması, bir görevi gerçekleştirmek için standart zaman periyodunun kararlaştırılması
TIME STUDY MAN : English Turkish
n. zamana göre verimi artırma uzmanı
TIME TO GET STARTED : English Turkish
aşlama zamanı, başlama zamanı geldi; gitme zamanı
TIME TO GET UP : English Turkish
kalkma zamanı, uyanma zamanı, yataktan çıkma zamanı
TIME TRAVEL : English Turkish
n. zaman yolculuğu, zamanda geçmiş veya geleceğe varsayımsal yolculuk (bilim kurguda)
TIME TRIAL : English Turkish
n. (Spor) zaman denemesi, yarışmacıların belirlenmiş bir mesafe üzerinde en hızlı zaman için bireysel olarak mücadele ettikleri yarış
TIME VALUE OF MONEY : English Turkish
paranın zaman değeri, belli bir miktar paranın değerinin zaman içerisindeki değişimi
TIME WILL TELL : English Turkish
zaman söyleyecek, zaman gösterecek, bekleyip göreceğiz
TIME ZONE : English Turkish
zaman dilimi, zaman zonu, yerel zamanda bir saatlik aralığı belirleyen boylam tarafından belirlenen Dünya'nın yirmidört farklı bölgesinden biri
TIME'S OVER : English Turkish
interj. süre geçti
TIME'S UP : English Turkish
interj. süre bitti, süre doldu, vakit tamam
TIME-CONSUMING : English Turkish
zaman alan, zaman tüketen, çok zaman gerektiren, uzun zaman alan
TIME-HONORED : English Turkish
nesiller boyunca saygı duyulan, uzun zaman önce olduğu gibi bugün de saygı gösterilmeye devam edilen
TIME-SERIES ANALYSIS : English Turkish
zaman serileri analizi, belirli bir zaman aralığında incelenmiş nesneler koleksiyonunun analizi
TIME-TABLE : English Turkish
zaman masası, zaman çizelgesi; program, faaliyet programı
TIME-WASTING : English Turkish
n. (Spor) zamanı boşa geçirme, zaman harcama, rakibin skor yapmasını önlemek için maçın sonlarına doğru oyunu yavaşlatma taktiği; mantıklı/makul bir zaman periyodu içerisinde bir oyunu tekrar başlamaktan veya devam etmekten alıkoyan hareket veya hareketsizlik
TIMEBOMB : English Turkish
n. zaman bombası, ortaya çıkmak üzere olan problem; belirli bir tarihte zarara neden olmak için veya çalışmayı durdurmak niyetiyle hazırlanmış program (Bilgisayar)
TIMECARD : English Turkish
n. zaman kartı, bir işçinin çalıştığı saatlerin resmi olarak kaydedildiği kart, bir işçinin işe başladığı ve işi bitirdiği zamanı kaydeden kart
TIMED : English Turkish
adj. zamanlanmış, zaman ayarlı
TIMEFRAME : English Turkish
n. zaman çerçevesi, spesifik bir olayla alakalı zaman periyodu
TIMEKEEPER : English Turkish
n. kronometre, iş saatlerini yazan alet, saat hakemi
TIMEKEEPING : English Turkish
n. bir işçi tarafından çalışılan bir zaman hesabının korunması; bir oyunun doğru sürede devam etmesini sağlama eylemi (Spor)
TIMELESS : English Turkish
adj. sonsuz, ebedi, zamanı belirsiz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani