English Turkish
TIMELESSLY : English Turkish
adv. ebediyen, sonsuz bir şekilde, yaşlanma belirtisi göstermeden, bitmeyen bir şekilde, sonsuz bir şekilde, sınırsızca
TIMELESSNESS : English Turkish
n. sonsuzluk, ebedilik, sonsuz olma vasfı, ebedi olma özelliği, sınırsızlık
TIMELINE : English Turkish
n. zaman çizelgesi, zaman çizgisi, kronolojik bir düzende bir olaylar serisinin tanımlanması, kronoloji, olayların kronoljik düzenlemesi
TIMELINESS : English Turkish
n. yerindelik, vakitlilik, güncellik, aktüellik
TIMELY : English Turkish
adj. zamanında olan, vakitli, güncel
TIMELY RAIN : English Turkish
vakitli yağmur, zamanında yağan yağmur, hoşgeldin yağmur, ihtiyaç duyulan yağmur, doğru zamanda yağan yağmur
TIMEOUS : English Turkish
adj. iyi bir saatte
TIMEOUSLY : English Turkish
adv. erkenden; zamanlıca, vakitli, tam zamanında, doğru zamanda
TIMEOUT : English Turkish
n. mola, faaliyetin kısa molası
TIMEPIECE : English Turkish
n. kronometre
TIMEPLEASER : English Turkish
n. popüler görüşe veya fikre uyan kimse, "akıntı ile giden" kimse
TIMER : English Turkish
n. kronometre, saat, zaman ölçer, saat hakemi, deklanşör, ateşleme distribütörü
TIMES : English Turkish
n. kere, defa, kez, çağ
TIMES ARE BAD : English Turkish
zamanlar kötü, zor dönem, zor zamanlar
TIMES OF NO COMBAT : English Turkish
savaş olmayan zaman, herhangi bir dövüş veya çatışmanın olmadığı dönem, herhangi bir savaşın vuku bulmadığı dönem
TIMES OF OLD : English Turkish
n. eski zamanlar
TIMES OF TROUBLE : English Turkish
zorluk zamanları, sıkıntı zamanları, ızdırap zamanları, zor dönem
TIMES WERE CHANGING : English Turkish
zamanlar değişiyordu, yeni fikirler duyuldu, yaklaşım değişti, tavır ve davranışlar değişti
TIMES WITHOUT NUMBERS : English Turkish
adv. sayısız kereler, defalarca, devamlı olarak
TIMESAVER : English Turkish
n. zaman kazandıran şey
TIMESAVING : English Turkish
adj. zaman kazandıran
TIMESCALE : English Turkish
n. zaman skalası, bir şeyin tamamlanması için müsade edilen zaman dilimi; bir olayın cereyan ettiği zamana ait düzenleme (tarihte veya jeolojik veya kozmik zamanda)
TIMESERVER : English Turkish
n. zamane adam, zamane, zamanın adamı, fırsatçı
TIMESERVING : English Turkish
adj. zamana uyum sağlayan, zamane, fırsatçı
TIMESERVING : English Turkish
n. fırsatçılık, zamanelik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani