Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
TOWARD : English Turkish

prep. e doğru, karşı, e karşı, e yakın, yönünde

TOWARDS : English Turkish

prep. e doğru, karşı, e karşı, e yakın, yönünde

TOWARDS NOON : English Turkish

öğleye doğru, sabahın geç saatlerinde, gün ortası civarı

TOWAWAY : English Turkish

adj. çekme

TOWBAR : English Turkish

n. çekmek için kullanılan katı metal çubuk

TOWBOAT : English Turkish

n. şilep, römorkör

TOWEL : English Turkish

n. havlu

TOWEL : English Turkish

v. havlu ile kurulamak

TOWEL HANGER : English Turkish

n. havlu askısı

TOWEL HORSE : English Turkish

havlu askısı

TOWEL RACK : English Turkish

havlu askısı

TOWEL RAIL : English Turkish

havlu askısı, havluların kurumaları için asıldıkları askılık

TOWELETTE : English Turkish

n. ıslak havlu, ıslak mendil, küçük kullanılıp atılabilir havlu (genellikle temizleme solüsyonları ile önceden nemlendirilen)

TOWER : English Turkish

n. kule, sığınak, hisar, kale, burç

TOWER : English Turkish

v. kale gibi yükselmek, yükselmek

TOWER ABOVE : English Turkish

geçmek, üstün olmak

TOWER BLOCK : English Turkish

n. gökdelen

TOWER CASE : English Turkish

kule kasa, genellikle zemine yerleştirilen dikey bilgisayar kasası

TOWER OF BABEL : English Turkish

Babil kulesi, (İncil'den) Hz. Nuh'un torunlarınca Cennet'e ulaşmak gayretiyle inşa edilen kule (ceza olarak, Tanrı bir sürü farklı dil yarattı böylece biri diğerinin ne söylediğini anlayamadı)

TOWER OF DAVID : English Turkish

Davut kulesi, Kudüs'ün Eski Şehri'nin duvarları üzerinde inşası Hz. Davut'a dayandırılan kale

TOWERED : English Turkish

adj. kuleli, kule gibi yüksek

TOWERING : English Turkish

adj. çok yüksek, yüce, çok şiddetli

TOWERING SYMBOL : English Turkish

kabartma sembol, çok önemli sembol

TOWERINGLY : English Turkish

adv. mağrurca, küçümser biçimde; azametli bir biçimde; ezici karşı konulamaz bir tarzda; aşırı, fazlaca, çok fazla

TOWHEAD : English Turkish

n. sarışın, sarı saçlı (Argo); nehirdeki kum tepeciği