English Turkish
TOY SHOP : English Turkish
oyuncak dükkanı, oyuncak mağazası, oyuncaklar ve oyunlar satan mağaza
TOY SOLDIER : English Turkish
oyuncak asker, bir askere benzeyen oyun parçası
TOY STORE : English Turkish
n. oyuncak dükkanı
TOY TORPEDO : English Turkish
n. oyuncak fişek
TOY WITH : English Turkish
v. göz önüne almak, üzerinde düşünmek; kullanmak, sömürmek
TOY-BOY : English Turkish
n. (Argo) oyun çocuğu, bir tür jigolo, yaşlı zengin bir kadının oyuncağı veya sevgilisi olan yakışıklı genç erkek
TOYBOX : English Turkish
n. oyuncak kutusu, oyuncakları koymak için kutu, oyuncak sepeti
TOYBOY : English Turkish
n. (Argo) oyun çocuğu, bir tür jigolo, yaşlı zengin bir kadının oyuncağı veya sevgilisi olan yakışıklı genç erkek
TOYHOUSE : English Turkish
n. oyuncak evi, oyun evi, oyuncak bebek evi; içerisinde oynamak için küçük ev
TOYING WITH : English Turkish
playing with, fooling around with; considering
TOYLAND : English Turkish
n. oyuncaklar diyarı, oyuncakların yaşadığı hayali dünya; oyuncak üretimi, oyuncak tasarımı dünyası (Gayri resmi)
TOYMAKER : English Turkish
n. oyuncakçı, oyuncak yapan kimse; oyuncaklar üreten şirket
TOYO KANJI : English Turkish
n. genel kullanım için Kanji, Japonya'da günlük hayatta kullanılan Çince karakterler
TOYODA GOSEI CO., LTD. : English Turkish
n. otomobil parçaları üreten Japon şirketi, hafif verici diyotlar ve cep telefonları için plastik kasalar üreticisi
TOYOTA : English Turkish
n. Toyota, Japon otomobil üreticisi; bu şirket tarafından yapılan otomobil; güney orta Honshu'da (Japonya) bir şehir; Japonca bir soyadı
TOYOTA INDUSTRIES CORPORATION : English Turkish
n. Toyota endüstri şirketi, Kariya (Japonya) merkezli Japon şirketi, otomobiller ve tekstil makinaları ve daha pekçok ürünün ve aletin üreticisi (iplik ve dokuma makineleri, elektronik parçalar, pompalar, araba motorları, vb.)
TOYOTA MOTOR CORPORATION : English Turkish
n. Toyota motor şirketi, Japonya'nın Toyota şehri (Japonya) merkezli en büyük uluslararası başarılı üretici şirketi
TOYSHOP : English Turkish
n. oyuncakçı dükkânı
TP : English Turkish
n. tuvalet kağıdı, birisinin tuvaleti kullandıktan sonra kendisini temizlemek için kullandığı kağıt peçete
TRABECULA : English Turkish
n. bir kirişe veya denge barına benzer yapı (Botanik, Anatomi)
TRABECULAR : English Turkish
adj. bir kirişe veya denge barına benzer yapı ile alakalı (Botanik, Anatomi)
TRABECULATE : English Turkish
adj. bir kirişe veya denge barına benzer yapısı olan (Botanik, Anatomi)
TRABECULATED : English Turkish
adj. bir kirişe veya denge barına benzer yapı ile alakalı (Botanik, Anatomi)
TRACE : English Turkish
n. ipucu, iz, belirti, işaret, patika (orman), koşum kayışı
TRACE : English Turkish
v. çizmek, tasarlamak, izlemek, izinden gitmek, kopya etmek, dayandırmak, dayanmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani