Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
UNBLAMED : English Turkish

adj. suçlanmayan, masum

UNBLANK : English Turkish

adj. boş olmayan, içeriği olan

UNBLEACHED : English Turkish

adj. beyazlatılmamış, ağartılmamış, rengi solmamış

UNBLEMISHED : English Turkish

adj. lekesiz, kusursuz, hatasız

UNBLENDED : English Turkish

adj. harmanlanmamış, katışıksız, saf

UNBLESSED : English Turkish

adj. takdis edilmemiş, melun

UNBLESSEDNESS : English Turkish

n. kutsanmamış olma durumu, takdis edilmemiş olma durumu, melunluk; sefillik, perişenlık, sefalet, mutsuzluk, keder

UNBLINKING : English Turkish

adj. göz kırpmayan, gözünü kırpmayan

UNBLINKINGLY : English Turkish

adv. heyecanlanmadan, gözünü kırpmadan

UNBLOCK : English Turkish

v. debloke etmek, engeli kaldırmak

UNBLOCKING : English Turkish

n. deblokaj

UNBLOODED : English Turkish

adj. kırma, cins olmayan

UNBLURRED : English Turkish

adj. açık, aşikar, bulanık olmayan, berrak

UNBLUSHING : English Turkish

adj. yüzsüz, utanmaz, arsız

UNBLUSHINGLY : English Turkish

adv. yüzü kızarmayan bir şekilde, utanmazca, terbiyesizce

UNBODIED : English Turkish

adj. bedensiz, şekilsiz veya biçimsiz; bedenden bağlantısız, bedenden kopuk

UNBOLT : English Turkish

v. sürgüsünü açmak

UNBOLTED : English Turkish

adj. sürgülenmemiş; kilitlenmemiş, açık; bağlanmamış (sürgülerle, kilitlerle vb.); elenmemiş (tahıl vb.)

UNBOOKED : English Turkish

adj. ayrılmamış, ayırtılmamış, rezerve edilmemiş, kullanılabilir; ulaşılabilir, elde edilebilir; boş, işgal edilmemiş

UNBOOTABLE : English Turkish

adj. (Bilgisayar) yeniden çalıştırılamaz, yeniden aktive edilemez, başlatılamaz

UNBORN : English Turkish

adj. doğmamış, henüz doğmamış, müstakbel

UNBOSOM : English Turkish

v. açmak, dökmek, itiraf etmek

UNBOSOM ONESELF : English Turkish

kâlbini açmak, içini dökmek, derdini dökmek

UNBOUND : English Turkish

adj. bağsız, başsız, ciltsiz, serbest

UNBOUNDED : English Turkish

adj. sınırsız, ölçüsüz, aşırı, kontrolsüz