Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
UNLANDED : English Turkish

adj. karaya çıkmamış, yere inmemiş; toprağın sahibi olmamış

UNLATCH : English Turkish

v. mandalını açmak

UNLAWFUL : English Turkish

adj. illegal, kanunsuz, yasadışı, yolsuz, gayri meşru, usulsüz

UNLAWFUL ASSEMBLY : English Turkish

kanundışı toplantı, insanların bir gösteri için izinsiz bir araya gelmesi

UNLAWFUL BUILDING : English Turkish

n. kaçak yapı

UNLAWFUL CONSIDERATIONS : English Turkish

yasadışı düşünceler, kara esnasında düşünülmesi yasak olan düşünceler

UNLAWFUL FORCE : English Turkish

yasadışı güç, kullanılması yasak olan aşırı güç

UNLAWFUL IN REALITY : English Turkish

gerçekte kanundışı, bir kimsenin kötü olmasına sebep olan yasadışı olma hareketi

UNLAWFUL PRACTICE : English Turkish

usülsüz uygulama, kanuna aykırı davranış

UNLAWFUL SEARCH : English Turkish

yasadışı araştırma, kanuna aykırı olarak idare edilen araştırma, garantisiz yürütülen araştırma

UNLAWFULLY : English Turkish

adv. yasadışı bir şekilde

UNLAWFULNESS : English Turkish

n. yasaya uygun olmama durumu, kanun dışılık

UNLEADED : English Turkish

adj. kurşunsuz

UNLEADED GASOLINE : English Turkish

n. kurşunsuz benzin

UNLEARN : English Turkish

v. unutmak, vazgeçmek, bırakmak, öğrendiğini unutmak

UNLEARNED : English Turkish

adj. çalışarak öğrenilmeyen, cahil, bilgisiz

UNLEARNT : English Turkish

adj. çalışarak öğrenilmeyen

UNLEASED : English Turkish

adj. kiralanmamış

UNLEASH : English Turkish

v. salmak (köpek vs.), tasmasını çıkarmak

UNLEAVENED : English Turkish

adj. mayasız (ekmek)

UNLEAVENED BREAD : English Turkish

mayasız ekmek

UNLEGAL : English Turkish

adj. yasadışı, kanunsuz, usülsüz

UNLESS : English Turkish

prep. den başka

UNLESS : English Turkish

conj. olmadıkça, olmazsa, mezse

UNLET : English Turkish

adj. kiralanmamış