English Turkish
UTILIZER : English Turkish
n. (Amerikan İngilizcesi) kullanan, faydalanan, kullanan veya fayda elde eden kişi (utiliser olarak da kullanılır)
UTMOST : English Turkish
n. son derece, son nokta, elinden gelen çaba
UTMOST : English Turkish
adj. en uzak, en son, en fazla, en yüksek, son derece, olanca
UTMOST ABILITY : English Turkish
en üst yeterlilik, en iyi performans, maksimum potansiyel, elden gelenin en iyisi
UTMOST GOOD FAITH : English Turkish
azami iyi niyet, maksimum iyi niyet, maksimum dürüstlük ve iyi niyet
UTO-AZTECAN : English Turkish
n. Uto-Aztek dilini konuşan bir kabile üyesi
UTO-AZTECAN LANGUAGE : English Turkish
n. Uto-Aztek dili, Birleşik Devletler'in batısında ve Meksika'da konuşulan Amerikan Kızılderili dillerinin (Nahuatl, Ute, Shoshone, Comanche, Pima, Hopi ve diğerlerini içerir) bir ailesi; Uto-Aztek dilini konuşan bir kabile
UTOPIA : English Turkish
n. düşler ülkesi, gerçekleşmesi imkânsız düşünce, ütopya
UTOPIA : English Turkish
n. ütopya, ideal mükemmeliyetin olduğu yer veya ülke; siyasi ve sosyal mükemmeliyet idealist planı
UTOPIAN : English Turkish
adj. ütopik, düşsel, ideal, gerçekleşmesi imkânsız
UTOPIAN : English Turkish
n. ütopyacı, ütopist
UTOPIANISM : English Turkish
n. ütopyacılık
UTP : English Turkish
irbirleri içine geçmiş iki kalkansız telden oluşan ucuz tipte kablo (ev telefonu kablajı ile bazı yerel ağlarda kullanılan kablo)
UTRICLE : English Turkish
n. kırbacık, içkulak boşluğu, kesecik
UTRICULAR : English Turkish
adj. kesecikle ilgili, keseciğe özgü, torbacıkla ilgili, torbacığa özgü, küçük bir torbacığa benzeyen, küçük bir kesecik gibi olan
UTRICULITIS : English Turkish
n. iç kulak torbacığı yangısı, iç kulak keseciği enfeksiyonu (Patoloji)
UTRICULUS : English Turkish
n. kesecik yapısında, keseciğe benzer, küçük bir torbacığa benzer, küçük bir kesecik gibi, iç kulak, kesecik, torbacık (Botanik, Anatomi)
UTTAPAM : English Turkish
n. (Hint Mutfağı) pişmiş pirinç unu ve sebze (domates, soğan, kırmızı biber vs) ile yapılan (dosaya benzeyen) kalın gözleme
UTTAR PRADESH : English Turkish
Kuzey Hindistan'da bir eyalet
UTTARANCHAL : English Turkish
n. Hindistan'ın bir eyaleti
UTTER : English Turkish
v. söylemek, dile getirmek, ifade etmek, telâffuz etmek, açığa vurmak, ses çıkarmak, basmak (çığlık), atmak (çığlık), piyasaya sürmek (sahte para vb.)
UTTER : English Turkish
adj. tüm, bütün, tam, kesin, mutlâk, sapına kadar, su katılmadık
UTTER BARRISTER : English Turkish
(İngiliz Hukuku) mahkeme dışında dava veya savunma söylevi vermeye yetkili avukat (sadece bazen mahkeme içinde söylev verme yetisi olan bencher {mahkeme avukatı} aksine)
UTTER CONFUSION : English Turkish
allak bullak, tamamen kaotik, topyekun düzensizlik
UTTER DARKNESS : English Turkish
tamamen karanlık, ışıktan tamamen yoksun olma durumu, zifirî karanlık, kapkaranlık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani