Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
VANDALIZE A BUS SHELTER : English Turkish

v. otobüs durağını tahrif etmek, otobüs durağına zarar vermek

VANDYKE : English Turkish

n. Sir Anthony Vandyke (
1641), Flaman ressam; oymalı bir kenarı olan büyük beyaz pamuklu veya dantel yaka; ince şekilde traş edilmiş ve sivriltilmiş sakal

VANDYKE : English Turkish

adj. vandyke tipi

VANDYKE BEARD : English Turkish

keçi sakalı

VANDYKE COLLAR : English Turkish

vandyke yaka

VANE : English Turkish

n. yelkovan, pervane kanadı, yeldeğirmeni kanadı, rüzgâr gülü, kanatçık, tüyün yumuşak kısmı

VANGUARD : English Turkish

n. keşif kolu, öncü, elebaşı

VANGUARDISM : English Turkish

n. öncücülük, kendilerinin lider veya öncü olduklarını düşünen insanların eylem ne inançları

VANILLA : English Turkish

n. vanilya

VANILLA EXTRACT : English Turkish

vanilya esansı, vanilya özü, vanilya bitkisinden elde edilen ve yemeklerde kullanılan bir sıvı

VANILLA ICE : English Turkish

(1968'de Robert van Winkle olarak doğan) Amerikalı rap müzisyeni

VANILLA SUGAR : English Turkish

vanilya şekeri, pişirmede ve şekerleme yapmada kullanılan vanilya içeren şeker karışımı

VANILLIC : English Turkish

adj. vanilyalı, vanilya içeren, içinde vanilya bulunan

VANILLIN : English Turkish

n. vanilin, vanilya bitkisinden elde edilen veya sentetik olarak üretilen ve parfüm ve tatlandırıcılarda kullanılan berrak bir bileşim

VANISH : English Turkish

v. tarihe karışmak, gözden kaybolmak, kayıplara karışmak, yok olmak, sıfırlanmak

VANISH INTO AIR : English Turkish

v. yer yarılıp içine girmek

VANISH INTO THE AIR : English Turkish

havada kaybolmak, buharlaşıp kaybolmak, ortadan kaybolmak, aniden yok olmak

VANISH INTO THIN AIR : English Turkish

sırra kadem basmak, buharlaşıp kaybolmak, ortadan kaybolmak, aniden yok olmak, herhangi bir ipucu bırakmadan ortadan kaybolmak

VANISHED FROM THE FACE OF THE EARTH : English Turkish

ortadan kayboldu, sırra kadem bastı, nereye gittiği bilinmiyor, yok olup gitti, kayıplara karıştı

VANISHED INTO THIN AIR : English Turkish

havada kayboldu, buharlaşıp kayboldu, ortadan kayboldu, aniden yok oldu

VANISHER : English Turkish

n. ortadan kaybolan kimse

VANISHING LINE : English Turkish

kaçak çizgisi

VANISHING POINT : English Turkish

sıfır noktası, birleşme noktası

VANISHINGLY : English Turkish

adv. gözden kaybolarak, hızla, ortadan kaybolur bir şekilde

VANITY : English Turkish

n. değersizlik, boşunalık, kurum, gösteriş, gurur, hava, kibir, makyaj masası