Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
VIOLABLY : English Turkish

adv. bozulabilir bir şekilde, bozulmaya karşı savunmasız bir şekilde

VIOLACEOUS : English Turkish

adj. morumsu, mora çalan mavi, morumsu mavi; menekşemsi, menekşe familyasından olan

VIOLATE : English Turkish

v. bozmak, ırzına geçmek, ihlal etmek, çiğnemek, tutmamak (söz), tecâvüz etmek

VIOLATE A TOMB : English Turkish

mezarı bozmak, mezara saldırmak, mezarı altüst etmek, türbeyi bozmak, türbeye saldırmak, türbeyi altüst etmek

VIOLATE AN OATH : English Turkish

n. yemin bozmak

VIOLATE FAITH : English Turkish

inancı çiğnemek, güveni sarsmak, itikada ihanet etmek

VIOLATE THE LAW : English Turkish

kanunları çiğnemek, kanunu çiğnemek, yasayı çiğnemek, suç işlemek

VIOLATED THE LAW : English Turkish

kanunları çiğnedi, kanunu çiğnedi, yasayı çiğnedi, suç işledi

VIOLATING : English Turkish

n. çiğneme, ihlal, ihlal etme, uymama, kırma (kanunları); hürmetsizlik, saygısızlık; haklarını ihlal ederek saldırmak veya rahatsız etmek; tecavüz

VIOLATING THE LAW : English Turkish

kanunları çiğneme, kanunu çiğneme, yasayı çiğneme, suç işleme, kanun düzenine uymayı reddetme

VIOLATION : English Turkish

n. bozma, ihlâl etme, riayet etmeme, tutmama, yerine getirmeme, tecâvüz etme, saygısızlık etme, kutsallığını bozma

VIOLATION OF CIVIL ORDER : English Turkish

devlet yönetimini ihlal etme, hükümet idaresi biçimini tanımama, kamu düzenine zarar verme, normal hayat düzenini bozma

VIOLATION OF LAW : English Turkish

kanunların çiğnenmesi, kanunun çiğnenmesi, yasanın çiğnenmesi, suç işlenmesi, kanun düzenine uymanın reddedilmesi

VIOLATION OF THE FOREIGN CURRENCY LAWS : English Turkish

yabancı para birimi kanununun çiğnenmesi, bir ülkenin yabancı bir ülkeyle ilgili olan para birimi kapsamlı kanununun çiğnenmesi

VIOLATIVE : English Turkish

adj. çiğneyici, ihlal edici, suç oluşturan nitelikte; hürmetsiz, saygısız; saldırgan, yaralayıcı, kırıcı, taciz edici

VIOLATOR : English Turkish

n. bozan kimse, ihlâl eden kimse, sözünü tutmayan, tecâvüzcü

VIOLENCE : English Turkish

n. şiddet, ırza tecavüz, zorlama, zorbalık, tecâvüz

VIOLENT : English Turkish

adj. şiddetli, sert, saldırı sonucu olan, aşırı, berbat, çok kötü

VIOLENT DEATH : English Turkish

zorlu ölüm, zor kullanma sonucu oluşan ölüm, zorla gerçekleşen ölüm

VIOLENT DISTURBANCES : English Turkish

şiddetli rahatsızlık, şiddet içerikli arbede, saldırgan davranış

VIOLENT HATRED : English Turkish

şiddetli düşmanlık, derin kindarlık, derin hınç, derin öfke, büyük nefret

VIOLENT LANGUAGE : English Turkish

saldırgan dil, şiddet içerikli dil, kırıcı kelimeler, saldırganca konuşma

VIOLENT MOVIES : English Turkish

şiddet içerikli filmler, çokça saldırı ve terör içeren filmler

VIOLENT PERSON : English Turkish

saldırgan kimse, saldırı içgüdülü kişi, şiddet içerikli davranan kimse, yaralamak üzere fiziksel şiddet kullanan kimse

VIOLENT RESISTANCE : English Turkish

şiddetli direnç, şiddetli direnme, düşmanı şiddet yöntemleri kullanarak savuşturma stratejisi