Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WELL FORTH : English Turkish

fışkırmak, akmak, çıkmak

WELL FOUNDED : English Turkish

sağlam temelli, iyi bir nedeni olan

WELL GROOMED : English Turkish

akımlı, iyi giyimli, derli toplu

WELL GROUNDED : English Turkish

sağlam temelli, sağlam bir temele dayalı, iyi bir nedeni olan

WELL HEAD : English Turkish

n. kuyu başı, kuyu ağzı, kaynak; çeşme, sebil; kuyu üzerine kurulan yapı

WELL HEELED : English Turkish

zengin, paralı, para babası

WELL I NEVER! : English Turkish

inanmıyorum!, yok artık!, olamaz!

WELL IN HAND : English Turkish

el altında, kontrol altında

WELL INFORMED : English Turkish

adj. kulağı delik, bilgili, aydın, tahsilli, herşeyden haberi olan, çok bilgili

WELL INTENTIONED : English Turkish

iyi niyetli, iyi niyetle yapılan

WELL JUDGED : English Turkish

iyi düşünülmüş, yerinde

WELL KEPT : English Turkish

adj. bakımlı

WELL KNIT : English Turkish

adaleli, kaslı, yapılı, sıkı dokunmuş, sık örülmüş

WELL KNOWN : English Turkish

tanınmış, meşhur, tanınan, ünlü, herkesçe bilinen

WELL MADE : English Turkish

adj. iyi yapılmış, yapılı, boylu poslu

WELL MANNERED : English Turkish

terbiyeli, iyi huylu, efendi, kibar

WELL MARKED : English Turkish

dikkat çekici, belli, açık

WELL MATCHED : English Turkish

adj. uygun, denk, uyumlu, dengi dengine olan

WELL MEANING : English Turkish

adj. iyi niyetli

WELL MEANT : English Turkish

adj. iyi niyetli, iyi niyetle yapılmış

WELL MET! : English Turkish

iyi ki karşılaştık! seni gördüğüme sevindim!

WELL NATURED : English Turkish

adj. iyi huylu

WELL NIGH : English Turkish

yaklaşık, çok yakın, hemen hemen, neredeyse

WELL NIGH IMPOSSIBLE : English Turkish

adv. neredeyse imkânsız

WELL NURTURED : English Turkish

iyi yetiştirilmiş, temiz yetiştirilmiş, iyi bakılmış, düzgün büyütülmüş, iyi eğitilmiş