Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
WENT INTO A TRANCE : English Turkish

transa girdi, kendi iradesi ve vücudundan koparak bir hipnoz durumuna girdi

WENT INTO HIBERNATION : English Turkish

kış uykusuna yattı, faaliyeti durdurdu, çalışmayı bıraktı, meseleyle ilgilenmeyi bıraktı

WENT INTO HIGH GEAR : English Turkish

vitese attı, vites yükseltti, hızlandı, büyük ölçüde ilerleme sağladı

WENT INTO LABOR : English Turkish

doğum yapmaya başladı, doğum sancısı çekmeye başladı, doğurmaya başladı

WENT INTO ONE EAR AND OUT THE OTHER : English Turkish

adj. bir kulağından girip öbüründen çıktı, dikkate almadı, kulak asmadı, göz ardı attı, duydu ama itibar etmedi; akıldan çıkarıldı; dikkat veremedi, dikkat kesilemedi

WENT INTO THE SHELTERS : English Turkish

sığınağa girdi, sipere saklandı, bombalama yüzünden güvenli odalarda beklemeye zorlandı

WENT JOB HUNTING : English Turkish

iş aradı, iş avına çıktı, yeni bir iş baktı

WENT MAD : English Turkish

çıldırdı, delirdi, aklını kaçırdı

WENT NUTS : English Turkish

çıldırdı, delirdi, aklını kaçırdı

WENT OFF THE LINE : English Turkish

hattı kapattı, teflonu kapattı, telefon görüşmesini sona erdirdi; internet bağlantısını kesti

WENT OFF THE RAILS : English Turkish

aydan çıktı, yoldan çıktı; çıldırdı, delirdi, aklını kaybetti

WENT OFF THE TRACK : English Turkish

yoldan çıktı, patikadan çıktı, normal yönünden saptı

WENT ON A JOURNEY : English Turkish

yolculuğa çıktı, seyahate çıktı, uzun bir seyahate başladı, uzak diyarlara yolculuğa çıktı

WENT ON A PILGRIMAGE : English Turkish

hacca gitti, üç hac kutsal gününden biri olan birinde Kudüs'e gitti; Mekke'ye hacca gitti

WENT ON A TRIP : English Turkish

yürüyüşe çıktı, seyahate çıktı, tur attı

WENT ON HOLIDAY : English Turkish

tatile çıktı, izne ayrıldı

WENT ON STAGE : English Turkish

sahneye çıktı, filmlere çıktı, filmlerde oynadı, tiyatroda oynadı

WENT ON STRIKE : English Turkish

greve gitti, grev yaptı, yönetimle ortaya çıkan anlaşmazlıktan dolayı çalışma boykotu ilan etti

WENT ON THE AIR : English Turkish

yayınlandı, yayını yapıldı

WENT OUT : English Turkish

v. (Argo) artık yok; artık popüler değil, artık gözde değil, demode oldu (örneğin; "That phrase went out a long time ago {O deyim çoktan demode oldu}")

WENT OUT FOR A BREATH OF AIR : English Turkish

iraz hava almak için dışarı çıktı, serinlemek ve sakinleşmek için dışarı çıktı, kendini tazelemek için dışarı çıktı

WENT OUT OF HIS WAY : English Turkish

zahmete girdi, zahmette bulundu, gücü yeten her şeyi yaptı

WENT OUT WITH HER : English Turkish

onunla çıktı, onun erkek arkadaşıydı, onunla zaman geçirdi

WENT OUT WITH HIM : English Turkish

onunla çıktı, onun kız arkadaşıydı, onunla zaman geçirdi

WENT OVER : English Turkish

akmak, göz atmak, gözden geçirmek