English Turkish
WORLD-BEATER : English Turkish
n. dünya rekoru sahibi, dünya rekortmeni; dünyanın en iyisi olmaya çalışan kimse; alanında en iyisi olan şey
WORLD-RANKING : English Turkish
adj. dünya sıralaması, dünya klası
WORLD-TO-COME : English Turkish
gelecek dünya, diğer dünya, yaşamdan sonra, hayattan sonrası, sonraki dünya
WORLD-VIEW : English Turkish
n. dünya görüşü, hayat görüşü, bir kimsenin etrafındaki dünya hakkındaki fikri
WORLD-WEARINESS : English Turkish
n. dünya yorgunluğu, bıkkınlık, bıkmışlık, duygusal nostaljik üzüntü hali; melankoliklik, dünyanın kötü tarafları görüldüğünde beliren üzüntü tarafından yaratılan bıkkınlık durumu
WORLDBEATER : English Turkish
n. dünya rekoru sahibi
WORLDLINESS : English Turkish
n. dünyevi oluş, maddecilik
WORLDLING : English Turkish
n. dünya işlerine dalmış kimse
WORLDLY : English Turkish
adj. dünyasal, dünyevi, maddi, dünya zevklerine düşkün, pişkin
WORLDLY GOODS : English Turkish
dünyevi şeyler, bu dünya ile ilgili şeyler, sahip olunan şeyler, bir kimsenin sahibi olduğu kişisel varlıklar
WORLDLY INNOCENCE : English Turkish
n. dünyadan haberi olmama
WORLDLY MATTER : English Turkish
dünyevi mesele, maddi sorun, maddi problem
WORLDLY WISDOM : English Turkish
pişkinlik, dünya işlerini iyi bilme
WORLDLY WISE : English Turkish
adj. pişkin, bilmiş, dünya işlerini iyi bilir
WORLDLY-MINDED : English Turkish
adj. dünyaperest, maddeci, bu dünyayla ilgili
WORLDLY-WISE : English Turkish
adj. görmüş geçirmiş, dünyayı anlayan, dünya tecrübesi olan, dünya hakkında bilgisi olan
WORLDWIDE : English Turkish
adj. dünya çapında, evrensel
WORLDWIDE BUSINESS : English Turkish
dünya çapında iş, dünya çapında şirket, iş imparatorluğu, dünya çapında pek çok ülkede iş sahibi olma
WORLDWIDE FAME : English Turkish
dünya çapında ün, evrensel nam, dünyaya yayılan şöhret
WORLDWIDE ORGANIZATION : English Turkish
dünya çapında teşkilat, uluslararası organizasyon, dünya çapında şubeleri olan ortaklık
WORLDWIDE REPUTATION : English Turkish
dünyaca tanınma
WORM : English Turkish
irkere yaz defalarca oku, (Bilgisayar) sadece bir kez yazılabilen ancak sonsuz defa okunabilen her tür veri depolama ortamı (bir CD-ROM gibi)
WORM : English Turkish
n. kurt, kurtçuk, solucan, bağırsak kurdu, pısırık adam, içini kemiren şey, sonsuz vida, sonsuz dişli
WORM : English Turkish
v. kurt dökmek, kurtlarını dökmek, kurt aramak, solucan gibi kıvrılarak ilerlemek, köpeğin dilaltı sinirini kesmek
WORM A SECRET OUT OF SMB : English Turkish
v. ağzından sır almak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani