English Turkish
BOYISH : English Turkish
adj. çocukça, çocuksu
BOYISH LOOK : English Turkish
çocuksu bakış, küçük bir erkek çocuğu görüntüsü, çocuksu görünüşlü
BOYISHLY : English Turkish
adv. çocuk gibi, çocuğumsu, erkek çocuğu gibi, çocukça
BOYISHNESS : English Turkish
n. çocuksuluk
BOYLE : English Turkish
n. bir soyadı; Robert Boyle (
1691), bir İngiliz fizikçi ve kimyager
BOYS IN BLUE : English Turkish
n. (Britanya Argosu) polis, polisler (mavi üniforma giyen)
BOYSENBERRY : English Turkish
n. böğürtlen
BOYZ 'N THE HOOD : English Turkish
Kapüşonlu Çocuklar, çete baskısındaki Los Angeles kent merkezinde büyümeyi anlatan 1991 yılı Akademi Ödülü sahibi bir film (John Singleton yönetmiştir)
BOZO : English Turkish
n. herif, adam
BOZO FILTER : English Turkish
(İnternet) istenmeyen mesajları süzen ve ortadan kaldıran program
BP : English Turkish
"boiling point (kaynama noktası)"; bir sıvının kaynadığı sıcaklık noktası
BP : English Turkish
"British Public (Britanya Halkı)"; Büyük Britanya’nın halkı
BPCS : English Turkish
"Business Planning and Control System (İş Planlama ve Kontrol Sistemi)"
(Bilgisayar) endüstri ve iş yaşamında kullanılmak üzere tasarlanmış (muhasebe, imalat ve yönetim gibi farklı görevler için ayrı uygulamalar içerir)
BPL : English Turkish
"birthplace (doğum yeri)", doğum yeri
BPP : English Turkish
"bits per pixel (piksel başına bit)"; bit derinliği, bir grafik imajında piksel başına depolanan bit sayısı (Bilgisayar)
BPS : English Turkish
n. "bits per second (saniye başına bit)"; transfer edilen veri oranı, saniyede transfer edilen bit sayısı (Bilgisayar)
BPSK : English Turkish
"Biphase Shift Keying (İkili Evre Kaydırmalı Kiplenim)"; eş eksenli bir kablo ağı üzerinden veri geçişi dijital modülasyon metodu (Veri İletişimi)
BQ : English Turkish
"becquerel (bekerel)"; saniyelik bir radyoaktif çekirdeğin bozulmasından veya diğer nükleer transformasyondan kaynaklanan aktiviteyi eşitleyen radyoaktivite Uluslararası Sistem ünitesi
BR : English Turkish
"British Rail (İngiliz Demiryolları)"; Britanya’nın demiryolları kurumu
BRA : English Turkish
n. sutyen
BRA CUP : English Turkish
n. sütyen kabı, sütyenin göğüsleri desteklemek üzere tasarlanmış olan kap şeklindeki parçası
BRAAI : English Turkish
n. (Güney Afrika) barbekü, ızgara, közleme, ızgarada pişirilmiş yemek (et tavuk vs); barbekü partisi, ızgarada pişirilen yiyeceklerin tüketildiği açık hava partisi
BRAAI : English Turkish
v. (Güney Afrika) barbekü, ızgara, közleme, ızgarada pişirilmiş yemek (et tavuk vs
BRAAIVLEIS : English Turkish
n. (Güney Afrika) barbekü, ızgara, közleme, ızgarada pişirilmiş yemek (et tavuk vs); barbekü partisi, ızgarada pişirilen yiyeceklerin tüketildiği açık hava partisi
BRABANT : English Turkish
n. bir soyadı; orta Belçika'da bir il;
1830 yılları arasında batı Avrupa'da varlık göstermiş bir düklük (günümüzde Hollanda ve Belçika arasında bölünmüştür)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani