English Turkish
BRADFORD : English Turkish
n. ABD'nin birçok eyaletinde bazı şehirlerin adı; bir soyadı
BRADLEY : English Turkish
n. bir soyadı; bir erkek adı
BRADSHAW : English Turkish
n. britanya'daki tüm trenleri kapsayan tarife
BRADSOT : English Turkish
n. koyunlarda rastlanan bir hastalık türü
BRADY : English Turkish
n. bir soyadı; Samuel Brady (
1795), Amerikalı bir lider ve asker; James "Diamond Jim" Brady (
1917), Amerikalı bir girişimci ve hayırsever; Matthew Brady (
1896), Amerikalı bir fotoğrafçı
BRADY ACT : English Turkish
Brady Kanunu, (ABD Siyaseti) el tabancası alacak olan kişilerin bir süre beklemelerini ve sicil araştırmalarının yapılmasını gerekli kılan kanun (1994'te yürürlüğe girdi, 1997 yılında Yargıtay tarafından kısmen geçersiz kılındı)
BRADY BILL : English Turkish
Brady Yasa Tasarısı, (ABD Siyaseti) el tabancası alacak olan kişilerin bir süre beklemelerini ve sicil araştırmalarının yapılmasını gerekli kılan yasa tasarısı (Başkan Clinton tarafından 1993 yılında imzalandı, 1997 yılında Yargıtay tarafından kısmen geçersiz kılındı)
BRADY LAW : English Turkish
Brady Kanunu, (ABD Siyaseti) el tabancası alacak olan kişilerin bir süre beklemelerini ve sicil araştırmalarının yapılmasını gerekli kılan kanun (1994'te yürürlüğe girdi, 1997 yılında Yargıtay tarafından kısmen geçersiz kılındı)
BRADYCARDIA : English Turkish
n. bradikardi, düşük nabız, sıra dışı yavaşlıkta kalp atışı
BRADYKINESIA : English Turkish
n. bradikinezi, hareket yavaşlığı
BRAE : English Turkish
n. yamaç, bayır
BRAG : English Turkish
n. övünme, yüksekten atma, atıcı, övünen kimse
BRAG : English Turkish
v. övünmek, böbürlenmek; yüksekten atmak
BRAGGADOCIO : English Turkish
n. palavra
BRAGGART : English Turkish
adj. övünen, böbürlenen, atıcı, palavracı
BRAGGART : English Turkish
n. kendini öven kimse, böbürlenen kimse, atıcı (Argo); farfara, palavracı
BRAGGER : English Turkish
n. kibirli, burnu büyük, hava atan, gösterişçi
BRAGGERY : English Turkish
n. kibirli olma, burnu büyüklük yapma, hava atma, gösterişçi davranma
BRAGGET : English Turkish
n. bira ve baharatla karıştırılmış mayalı bal ile yapılan alkollü bir içecek (Eski Kullanım)
BRAGGING : English Turkish
n. övünme, atma, palavra
BRAGGINGLY : English Turkish
adv. kibirli bir şekilde, burnu büyük bir şekilde, hava atarak, gösterişçi davranarak
BRAGGY : English Turkish
adj. kibirli, burnu büyük, gösterişçi, böbürlenen, kendi kendini öven
BRAHE : English Turkish
n. bir erkek adı (Danca); Brahe Tycho (
1601) Danimarkalı bir gökbilimci
BRAHE TYCHO : English Turkish
n. (
1601) Danimarkalı bir gökbilimci
BRAHMA : English Turkish
n. yüce varlık, ulu varlık, Tanrı, hayatın kaynağı ve hedefi her zaman ve her yerde olan Tanrı, Shiva ve Vishnu'nun (Hinduizm) yanı sıra Trimurti'lerden (üçlü ilah grubu) biri
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani