English Turkish
BREAST-FEEDING : English Turkish
n. emzirme, meme verme, memeyle besleme, süt emzirme, bir bebeği meme vererek besleme, bebeği anne sütüyle besleme
BREASTBONE : English Turkish
n. göğüs kemiği, sternum, göğüs kafesi, kaburgalara bağlı olan uzun ve düz kemik (Anatomi, Zooloji)
BREASTED : English Turkish
adj. göğüslü
BREASTFEED : English Turkish
v. emzirmek, meme vermek
BREASTPIN : English Turkish
n. kravat iğnesi
BREASTPLATE : English Turkish
n. zırh (göğüslük)
BREASTS : English Turkish
n. memeler
BREASTSTROKE : English Turkish
n. kurbağalama yüzüş
BREASTSTROKER : English Turkish
n. kurbağalama yüzen kimse, kurbağalama yüzme biçiminde yüzen kimse, iki kolun aynı anda kullanıldığı yüzme şekliyle yüzen kimse
BREASTSUMMER : English Turkish
n. atma kiriş, taşıyıcı kiriş
BREASTWORK : English Turkish
n. göğüs siperi
BREATH : English Turkish
n. nefes, soluk, fısıltı, esinti, ağızdan çıkan buhar
BREATH OF FRESH AIR : English Turkish
taze bir nefes, güzel kokan ve temiz hava; yeni ve tazeleyici şey
BREATH OF LIFE : English Turkish
yaşama enerjisi, yaşama nedeni, enerji
BREATH TEST : English Turkish
alkol testi
BREATHABLE : English Turkish
adj. nefes alınabilir, solunabilir, nefes almaya elverişli, havadar
BREATHALIZE : English Turkish
v. alkol muayenesinden geçirmek, sarhoş olup olmadığını belirlemek üzere sürücünün nefesini alkolmetre ile teste tabi tutmak
BREATHALIZER : English Turkish
n. alkolmetre, alkol ölçer, sarhoş olup olmadığını belirlemek üzere sürücünün nefesinin teste tabi tutulduğu gereç
BREATHALYSE : English Turkish
v. (Britanya İngilizcesi) alkol muayenesinden geçirmek, sarhoş olup olmadığını belirlemek üzere sürücünün nefesini alkolmetre ile teste tabi tutmak (breathalyze olarak da yazılır)
BREATHALYSER : English Turkish
n. alkolmetre, alkolölçer
BREATHALYZE : English Turkish
v. (Amerikan İngilizcesi) alkol muayenesinden geçirmek, sarhoş olup olmadığını belirlemek üzere sürücünün nefesini alkolmetre ile teste tabi tutmak (breathalyse olarak da yazılır)
BREATHALYZER : English Turkish
n. alkolmetre, alkol ölçer, sarhoş olup olmadığını belirlemek üzere sürücünün nefesinin teste tabi tutulduğu gereç (breathalyser olarak da yazılır)
BREATHE : English Turkish
v. nefes alıp vermek, nefes almak; esmek, solumak, fısıldamak, ifade etmek
BREATHE DOWN ONE'S NECK : English Turkish
irinin ensesine dikilmek, birini adım adım izlemek, birinin ensesinde bitmek, birinin tepesinden ayrılmamak
BREATHE FREELY : English Turkish
ahat nefes almak, feraha kavuşmak, özgür hissetmek, özgür kalmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani