Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BUSINESS TRIP : English Turkish

iş gezisi

BUSINESS UNIT : English Turkish

ticari bir bünyede bağımsız birim, iş faaliyetleri yürüten kuruluş

BUSINESS WEEK : English Turkish

İş Haftası, iş hayatıyla ilgili konuları (teknoloji, haberler, eğitim, küçük şirketler, uluslararası şirketler vs) kapsayan haftalık bir Amerikan dergisi

BUSINESS-LIKE : English Turkish

etkili, metodik, sistematik

BUSINESSLIKE : English Turkish

adj. ciddi, pratik, sistemli

BUSINESSMAN : English Turkish

n. işadamı

BUSINESSPEOPLE : English Turkish

n. kollektif manada işadamları

BUSINESSPERSON : English Turkish

n. işadamı, ticaret veya alım satımla uğraşan kimse

BUSINESSWOMAN : English Turkish

n. işkadını

BUSK : English Turkish

v. sokakta müzik yapmak, sokak çalgıcılığı yapmak

BUSK : English Turkish

n. korse balinası

BUSKER : English Turkish

n. sokak çalgıcısı, gezgin aktör

BUSKIN : English Turkish

n. çizme, bot, romalı sandaleti, trajedi

BUSLOAD : English Turkish

n. otobüs yolcu kapasitesi, bir otobüsün taşıyabileceği yolcuların sayısı; bir otobüsü dolduran yükleme

BUSMAN : English Turkish

n. otobüs şoförü

BUSMAN'S HOLIDAY : English Turkish

iş günü gibi tatil

BUSS : English Turkish

n. öpmek

BUSS : English Turkish

v. öpmek

BUSSING : English Turkish

n. otobüsle taşıma

BUST : English Turkish

n. büst, göğüs, başarısızlık, fiyasko, iflas, polis baskını, alem, cümbüş

BUST : English Turkish

v. bozulmak, bozmak; becerememek, sona ermek; vurmak, iflas etmek, iflas ettirmek; tartışmak, kırmak, patlatmak, tutuklamak; rütbe indirmek

BUST ONE'S BUTT : English Turkish

kıçını yırtmak, çok sıkı çalışmak; çok sıkı denemek

BUST PEG : English Turkish

kilden veya balmumundan yapılan bir heykeli desteklemek için kullanılan tahta çerçeve (Güzel Sanatlar)

BUST THIS : English Turkish

unu kır, bunu tahrip et, bunu yık; bunu dinle, buna dikkat et (Argo)

BUST UP : English Turkish

n. tartışma, kavga, ağız kavgası