English Turkish
BUTANOL : English Turkish
n. bütanol, bütil alkol (Kimya)
BUTCH : English Turkish
n. erkeksi kadın; çok kısa saç kesimi
BUTCH CASSIDY : English Turkish
Sundance Kid'in suç ortağı (Vahşi Batı'da banka ve tren soyguncuları)
BUTCHER : English Turkish
n. cerrah, kasap, cani, trenlerde şekerleme satıcısı
BUTCHER : English Turkish
v. kesmek, doğramak, katletmek, boğazlamak
BUTCHER KNIFE : English Turkish
satır, kasap bıçağı, kasaplar tarafından et kesmek için kullanılan büyük özel bıçak
BUTCHER PAPER : English Turkish
kasap kağıdı, et sarmak için kullanılan neme dayanıklı kağıt; çeşitli renklerde üretilen geniş ağır kağıt türü (Sanat)
BUTCHER SHOP : English Turkish
hastane
BUTCHER'S BROOM : English Turkish
n. Kasap Süpürgesi, Tavşan Memesi, uzun dik yeşil dalları (süpürge yapımında kullanılır) ve yeşilimsi çiçekleri olan ve kırmızı böğürtlenler veren ve sürekli yeşil kalan Avrasyalı bodur bir zambak ailesi; Tavşan Memesi'nden elde edilen ve sirkülasyonu arttırma ve yüz kırmızılığını azaltmak için kullanılan özüt (selüliti önleme etkisi olduğuna inanılır)
BUTCHERBIRD : English Turkish
n. kasap kuşu, avlarını omurgalarından yakalayıp sıkıştıran çeşitli etçil kuşlardan her biri (örümsekkuşu gibi)
BUTCHERLY : English Turkish
adj. kana susamış
BUTCHERY : English Turkish
n. kasaplık, mezbaha, katliam
BUTENE : English Turkish
n. bütan gazı, kolaylıkla sıvı hale dönüştürülebilen parlayıcı renksiz gaz
BUTEO : English Turkish
n. geniş kanatlı havada süzülerek yükselen çeşitli doğanlardan her biri
BUTLER : English Turkish
n. bir soyadı; Nicholas Murray Butler (
1947), ABD'li bir eğitimci, Columbia koleji (
1912) ve Columbia Üniversitesi'nin başı (
1945), 1931 yılı Nobel Barış Ödülü ortak sahibi
BUTLER : English Turkish
n. baş uşak, kâhya, kilerci
BUTLER STATUTE : English Turkish
Butler Yasası, 1925 yılında kabul edilmiş olan ve yaratılışçılığı inkâr eden herhangi bir teorinin devlet okullarında öğretilmesini yasaklayan Tennessee (ABD) eyalet yasası
BUTLERY : English Turkish
n. kiler, kantin; kahya/kilerci odası
BUTLIN : English Turkish
n. Bahamalar'da yazlık bir köy
BUTSUMETSU : English Turkish
n. rokuyo Japon takviminin 6 gününden "bahtsız" ve "bütün gün şanssızlık ve kötü şans (evlilik için kötü bir gün)" anlamlarına gelen biri
BUTT : English Turkish
n. sap, dipçik, izmarit, dip kısım, hedef, nişan, maskara, kafa atma, tos, popo
BUTT : English Turkish
v. kafa atmak, toslamak, boynuzlamak
BUTT CALL : English Turkish
n. (Argo) bir başkasının cep telefonu üzerine kazara oturarak yapılan telefon araması
BUTT END : English Turkish
n. dipçik, enli uç veya sap
BUTT IN : English Turkish
urnunu sokmak, karışmak, maydanoz olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani