Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
BUSY SCHEDULE : English Turkish

dolu ajanda, her anı planlanmış yolculuk, meşgul gün

BUSY SEASON : English Turkish

çalışma sezonu, yılın popüler zamanı, yapılacak çok işin olduğu zaman periyodu

BUSY SIGNAL : English Turkish

meşgul sesi, aranan numara kullanımda olduğunda telefon alıcısından duyulan ses

BUSYBODY : English Turkish

n. başkasının işine burnunu sokan kimse, işgüzar kimse

BUSYBOX : English Turkish

n. meşgale kutusu, genç çocuklar için oyun ve oyuncaklarla dolu panel veya kutu, aktivite merkezi

BUSYNESS : English Turkish

n. meşguliyet

BUSYWORK : English Turkish

n. vakit öldürmek için yapılan uğraş, zaman geçirmek için yapılan amaçsız aktivite, meşgul görünmek için yapılan iş

BUT : English Turkish

n. itiraz, karşı çıkma

BUT : English Turkish

adv. sadece, yalnızca, hiç olmazsa, yani

BUT : English Turkish

conj. fakat, ama, ancak, halbuki, oysa, başka, hariç, ki

BUT FOR : English Turkish

olmasa, olmasaydı

BUT ME NO BUTS : English Turkish

ahane üretme, geçmişle alakalı konuşma

BUT NEVERTHELESS : English Turkish

hala, henüz

BUT THAT'S A DIFFERENT STORY : English Turkish

fakat bu başka bir hikaye, fakat bu sana söylediğimden tamamen farklı bir fikir veya hikaye, fakat bu tamamen başka bir mesele

BUT THE : English Turkish

prep. hariç

BUT THEN : English Turkish

ama diğer taraftan, ama sonra, yine de

BUT THEN AGAIN : English Turkish

diğer taraftan, bir diğer bakış açısından

BUT WHAT : English Turkish

conj. ki, rağmen, gene de

BUT YET : English Turkish

conj. rağmen, karşın, ama yine de

BUT YOU KNEW THAT : English Turkish

zaten biliyorsun, hernekadar sen bunun zaten farkında olsanda

BUT'N'BEN : English Turkish

n

BUTACAINE : English Turkish

n. antiseptik olarak kullanılan kimyasal bileşik

BUTADIENE : English Turkish

n. boya ve lastik üretiminde kullanılan parlayıcı/yanıcı renksiz gaz (Kimya)

BUTANE : English Turkish

n. bütan

BUTANE GAS : English Turkish

n. bütan gazı