Multilingual Turkish Dictionary

French Turkish

French Turkish
PORTÉE : French Turkish

"[la] erim, menzil; yetenek, kavrama gücü; değer, önem; düzey, seviye; kapsam, şümul; porte "

POSE : French Turkish

"[la] yerleştirme, yerine koyma; duruş, tavır; gösteriş; objektifin açılış süresi; poz"

POSEMÈTRE : French Turkish

[le] ışıkölçer

POSER : French Turkish

"yerine koymak, yerleştirmek; değer kazandırmak; sormak; poz vermek; gösteriş yapmak; dayanmak "

POSER DES CHIFFRES : French Turkish

akam koymak

POSER DES FONDEMENTS : French Turkish

temel atmak

POSER DES JALONS : French Turkish

ortamı hazırlamak, ilk adımları atmak

POSER LES ARMES : French Turkish

savaşa son vermek

POSER UN LAPIN : French Turkish

söz verdiği yere gelmemek, atlatmak

POSER UN PRINCIPE : French Turkish

ir ilke koymak

POSER UNE QUESTION : French Turkish

soru sormak

POSEUR : French Turkish

[le] [la] gösterişçi, çalımcı, hava atan

POSITIF : French Turkish

"olumlu, pozitif, müspet; yapıcı; kesin; artı"

POSITION : French Turkish

"[la] durum; konum; görev, mevki; tutum"

POSITIVEMENT : French Turkish

"şüphesiz, sahiden, gerçekten; olumlu yolda"

POSITIVISME : French Turkish

[le] olguculuk, pozitivizm

POSOLOGIE : French Turkish

[la] düzebilim, pozoloji

POSSESSEUR : French Turkish

[le] elinde bulunduran, elde tutan

POSSESSIF : French Turkish

iyelik gösteren, iyelik +

POSSESSION : French Turkish

[la] elde bulundurma, elde tutma, sahip olma

POSSIBILITÉ : French Turkish

"[la] olanak, imkân; olasılık, ihtimal "

POSSIBLE : French Turkish

olanaklı, olabilir, mümkün

POSSÉDANT : French Turkish

varlıklı

POSSÉDER : French Turkish

"elinde bulundurmak, sahip olmak, tasarruf etmek; iyi bilmek "

POSSÉDÉ : French Turkish

"[le] [la] tutkun, düşkün kimse, müptela; cin çarpmış"