German Turkish
SCHIER : German Turkish
l. (rein) halis, safi
(Fleisch) lop. kemiksiz; (Adv.) l. (fast) hemen hemen; aşağı yukarı
(geradezu) adeta
(lediglich) sırf, sadece, münhasıran
SCHIERLING : German Turkish
m bot. büyük (bzw. lekeli) baldıran
s.becher m baldıran kadehi
s.tanne / bot. Amerika baldıranı; tsuga ağacı
SCHIET : German Turkish
m, n (dial. od. euph. für Scheiße)
SCHIETER : German Turkish
m l. kayağantaş, arduvaz; kara taş; dam taşı
min. şist
dial. kıymık ^blau arduvaz mavişi
bruch m arduvaz ocağı
dach n arduvazla örtülü dam 9grau arduvaz renginde ^^g varaki, şistli
platte/arduvaz levha
tafel/
(der Kinder) taş tahta
(Wandtafel) yazı tah-tası; kara tahta
ungfgeol. şistlik schlefgehen (S.) ters gitmek; pot gelmek; ipinin kıvrağı çözülmek; baştan kara gitmek; çaparız çıkmak; cıvımak
gewachsen yangaboz
gewickelt fiğ. F yanılmakta olan ^hal8 m med. tortikoli; tutuk boyun
lachen: sich ^ gülmekten katılmak
liegen F yanlış bir fikre iştirak etm.
mSulig F çarpık ağızlı
treten (Absatze) ökçeleri eskitmek
wink(e)lig geom. eğik açılı; mail zaviyeli
SCHIEß : German Turkish
° n ateş etme; endaht, atış. atıcılık; silah atma
SCHIEßAUSBILDUNG : German Turkish
atış talim ve terbiyesi
auszelcnnung / atış nişanı
baumvvolle / pamuk (od. selüloz) barutu; nitroselüloz
befehi m atış emri
bude/lunapark atış bara-kası
budenfigur / fiğ. bostan korkuluğu
SCHIEßEN : German Turkish
l. (feuern) ateş etm.; atış yapmak; (aufeinander) atışmak
(Hasen usw.) vurmak, öldürmek
(sprengen) iştial maddeleri patlatmak
(ein Tor) Fb. gol atmak
(auf das Tor) Fb. kaleye şut çekmek
(e-n ßock) gaf yapmak; pot kırmak
(Purzelbaum) perende atmak
(j-n über den Haufen) b-ni kurşunla yere sermek
(Faden) argaçlamak, atkılamak
(ßlicke) nazarlar fırlatmak; (intr.) l. (sich eilig bewegen) fırlamak, atılmak; ok gibi hızlanmak
(aus dem ßoden) çıkmak, fışkırmak, filizlenmek
(VVasser) hızla akmak; fışkırmak
(über das Ziel hinaus) aşırı gitmek
(ßlut in den Kopf) sıçramak
(aut j-n) b-ni kurşunlamak; sich e-e Kugel durch den Kopf ^ beynine kurşun sıkmak; Es schofi mir durch den Kopf. ßirdenbire aklımdan esti. Aklıma esti. ßlicke auf j-n ^. b-ne nazarlar fırlatmak; das ßrot in den Ofen ^ ekmeği kürekle firma salmak; Dieses Gewehr schlept weit. ßu tüfek uzun menzillidir, in die Höhe — l. birdenbire göklere yükselmek
(Kind) boy atmak
(von seinem Platz) yerinden fırlamak; mit Pfeilen ^ ok atmak; sich mit j—m ~ b-le tabanca düellosu etm.; gut ^ iyi nişancı olm.; Er schofi zweimal. iki el kurşun sıktı, in Samen ^ tohuma kaçmak; zum Krüppel ^ vurarak kötürüm etm.; Das ist ja zum ~ f insan buna kahkaha ile güler! ~ lassen
naut. (Tau, Schot) gevşetmek, laçka etm.
(loslassen) elinden bırakmak, koyuvermek, salıvermek; fiğ. bşden vazgeçmek
(die Zügel) a) dizginleri başkasma kaptırmak b) (seinen Gefühlen) hislerine kapılmak; k-ni ihtisaslarına terk etm
SCHIEßEREI : German Turkish
~erei f intizamsız silah atma; Bei der ^ hat er auch dran glauben müssen. Şu vurtut içinde o da gitti
SCHIEßGEWEHR : German Turkish
~gewehr n hum. od. Ki. tüfek, filinta
SCHIEßHUND : German Turkish
~hund m av köpeği; zağar; wie ein ^ aufpassen göz kesilmek; göz kulak olm.; kulak kabartmak
SCHIEßLEHRE : German Turkish
~lehre / atış bilgisi
SCHIEßPLATZ : German Turkish
^platz m atış meydanı; poligon
SCHIEßPULVER : German Turkish
~pulver n atış barutu
SCHIEßSCHARTE : German Turkish
°scharte / mazgal, barbakan
SCHIEßSCHEIBE : German Turkish
~scheibe / hedef levhası; nişangah i
SCHIEßSCHULE : German Turkish
-schule / atıcılık okulu
SCHIEßSTAND : German Turkish
^stand m atış yeri
SCHIEßÜBUNG : German Turkish
~übung / atış talimi
SCHIFF : German Turkish
n l. naut. gemi, tekne; (Dampf9) vapur; (Sege^) yelkenli
(Ki^chen^) kilise binasının arzani veya tulani dairesi; şahın
(im Küchenherd) sıcak su haznesi
typ. gale; ~ der W üste çöl gem isi; deve; ein ^ auf Strand set-zen baştan kara etm.; aile
e hinler sich verbrennen bir daha dönmek imkanından bizzat kendisini mahrum etm
SCHIFFAHRT : German Turkish
şey risefai n, gemicilik, denizcilik
s.geselischart/ deniz nakliyat şirketi
s.kunde / deniz seferleri bilgisi
SCHIFFBAR : German Turkish
seyrisefaine salih; gemi seferlerine elverişli ^bau m gemi inşaatı 9bauer m gemi inşaat mühendisi (bzw. işçisi) 9bruch m deniz kazası; geminin kazaya uğraması; völlig ^ erleiden fiğ. b-nin gemisi sapa oturmak
brüchig kazazede Sbrückef tombaz köprü 2chen n l. küçük gemi
(Weber2 od. in der Nahmaschlne) mekik
(Soldaten-mütze) kep
en l. gemicilik etm.
V küçüğünü etm., iŞwınek ^er m l. sandalcı, kayıkçı, gemici, mavnacı
(Kapitan) süvari, kaptan 3 s. Sch ^ffseigner. 2er.kIavier n F akordeon 9er.knoten m naut. gemici düğümü; ceviz, bağ 2er.stange / kanca 2s.agent(ur /) m vapur acentası 9s.artikel pl. tayfa kontrat defteri; rolo 9s.arzt m gemi doktoru ^s.b^llet n vapur bileti
SCHIFFSCHAUKEL : German Turkish
eşik (od. kayık) salıncak; ^ fahren salıncakta sallanmak
SCHIFFSEIGENTÜMER : German Turkish
;
eigner m gemi sahibi; mücehhiz, donatan, armatör; (in der Matrosensprache o.) çorbacı, patron, barba
fracht / l. gemi hamulesi (od. yükü)
(Kösten) navlun
frachtbrief m konişmento
glocke / kampana
halter m zo. yapış(k)an (od. engel) balığı
hebewerk n vapur asansörü; gemi elevatörü
heizer m gemi ocakçısı
hen>m s.
çiğner,
joumal n gemi (od. seyir) jurnali
junge m muço
kabine / gemi kamarası
kapitan m gemi süvarisi; kaptan
klampe / yomalık büyük kurdağzı
koch m gemi aşçısı
kran m gemi vinci
küche/gemi mutfağı
ladung/gemi hamulesi (od. yükü); kargo
lateme / gemi feneri
makler m gemi simsarı
mannschaft / tayfa(-lar), mürettebat
papiere pl. gemi vesikaları
raurn m l. (Laderaum) gemi ambarı; puntal
(Tonnage) tonaj, lasta
route / gemi rotası
rumpf m gemi teknesi; (bei gesunkenem Schiff) gemi leşi
schna-bel m talyamar
schraube/gemi pervanesi; uskur
tage-buch n s.
journal.
taufe / gemiye isim koyma merasimi
wache/ vardiya
wand/gemi bordası; (innere) alabanda
werft / tersane, şantiye; gemi inşaat tezgahı
zwieback m galeta, peksimet
SCHIISMUS : German Turkish
m rel. Şia, Şiilik
it m Şii
SCHIKANE : German Turkish
l. suiniyetle çıkarılan müşkülat
(ßridge) şikan
en pl. F a. incelikler; ein Fahrrad mit allen
en F süperspesyal bir bisiklet ^ie^en suiniyetle müşkülat çıkarmak; şirretlik etm.; eziyet vermek 2ös kötülüğü hedef edinen
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani