Multilingual Turkish Dictionary

German Turkish

German Turkish
SEHNIG : German Turkish

l. (muskulös) adaleli, kuvvetli
(Fleisch) sinirli

SEHNLICH : German Turkish

l. (voll Sehnsucht) tahassürle, özleyerek
(glühend) hararetli, atesli
(leidenschaftlich) haris
(Wunsch) siddetli; (Adv.a.) hirsla, hevesie, sabirsizlikla; et.
st wünschen bse can atmak; cani cekmek; Es wäre mein
ster Wunsch, daß
.. Gönül isterdi ki... Qsucht / l. tahassür, hasret, özleyi§
(Heimweh) yurtsama, daüssila, nostalji
(brennendes Verlangen) siddetli arzu; istiyak; ^ haben s. sich sehnen. ~ erwecken (nach) b-ne bsi özletmek; mit ^ zurückdenken (an) bsin tadi dama-gmda kalmak
süchtig l. mütehassir, istiyakli, hasretli, özlemli, nostaljik, daüssilali
(Blick) mahmur, arzulu
(Lied, Stimme) yanik
(m. heißem Verlangen) ked» eifere bakar gibi; (Adv.a.) sabirsizlikla; ^ warten gözleri yollarda kalmak; dort gözle beklemek
suchtsvoll s. sehnsüchtig

SEHORGAN : German Turkish

n görme orgam; göz

SEHR : German Turkish

pek, cok, ziyade, fazia; ^ viel pek cok, pek ziyade; zu ~ fazia, ziyadesiyle; so ^ o kadar, bu kadar; wie ^ auch (immer) her ne kadar
.. ise de

SEHR GWARZT : German Turkish

(German Youth Slang
German) vgl. Servaas

SEHR WAAS : German Turkish

(German Youth Slang
German) Servaas

SEHRÖHR : German Turkish

n (e-s U-Bootes) periskop
schärfe / göz keskin-ligi
schlitz m gözetleme mazgali (deligi, yangi)
Störung/ görme anzasi
vermögen n s.
kraft,
weite / göz secimi (ahmi, erimi, mesafesi)

SEHT : German Turkish

! (Scheuchruf) hist! ost!

SEICH : German Turkish

(-e/) m V l. sidik, idrar, bevil
fig. nargile suyu
fig. zirva, sacmalama
beutel m V geveze, bosbogaz

SEICHT : German Turkish

l. (Wasser) sig
(oberflächlich) sath?, yavan, tatsiz, afakt
(wertlos) de^ersiz, cürük;
e Meeresstelle siglik; filet

SEID IHR NOCH FIT : German Turkish

(German Youth Slang
German) jetzt geht`s erst richtig ab!

SEIDE : German Turkish

l. ipek
bot. küsküt otu; bagbogan

SEIDEL : German Turkish

n kulplu bira bardagi; sop, düble
hast m bot. kurt-ba^n; Arabistan (od. yaban) defnesi; yaki a^aci; mazar-yon, dulaptalotu, kulapa

SEIDEN : German Turkish

l. ipek(-li)
(-weich,
artig) ipek gibi 9äffchen n
uvistiti °band n \\. ipek serit
grogren °bau m ipekcilik 9faden m ipek iplik; ibrisim ^^o^ m ipek tül ^garn n ipek tire; put 9glanz m ipek parlakligi 9händler m ipekci ^hemd n ipekli gömiek 9industrie / ipekcilik sanayii °krepp m mongol; krep säten °musselin m muslin dö sua; Hint kumasi ^pap^e^ n saman kägidi; alikurna, abadi 9pflanze / bot. ipekotu °plüsch m pan °raupe /
ipek-böce^i; ibrisim kurdu

SEIDENRAUPENKOKON : German Turkish

m (leerer) gügül, kukulya
zucht / ipekböcekciligi; kozacilik; ^ betreiben böcek {od. koza) cikarmak
Züchter m böcekci
züchterei / kozahane, böcekhane

SEIDENREIHER : German Turkish

m
kücük beyaz balikcil
samt m ipek kadife kemha; velur sifon
satin m sandal
schwänz m
ipek kuyruk kusu
Spinner m l. iplik büken isci; kazaz
pl. ipekböce^i gibi kelebekler; Eier des
s ipekböcegi tohumu
Spinnerei / ipek iplikhanesi, ipekhane
Stickerei / ipekle elisleri isleme
stoff m ipekli kumas; (geblümter) diba; (leichter) eponj
straße / (innerasiatische) tpek Yolu
strumpf m ipek corap 2weich ipek gibi; yumasacik

SEIDIG : German Turkish

ipek gibi (yumusak, parlak v. s.)

SEIFE : German Turkish

sabun; grüne ~ arapsabunu

SEIFEN : German Turkish

sabunlamak, sabunia yikamak 9bad n sabunlu banyo 9blase / sabun köpügü; (der Kinder) kandil; wie
n zergehen sabun köpügü gibi sönmek ^fabrikation / sabun-culuk ^flocken pl. sabun tozu 2kraut n bot. cöven {od. sabun) otu; Amerika cöveni; üsnan 91auge/alkalik sivi °napf m l. sabunluk
(zum Rasieren) sabun cana^i 9pulver n sabun tozu 2rinde/ Panama kabugu 2schale/ s.
napf. 9schaum m sabun köpügü °sieder m sabuncu; Jetzt geht mir ein ~ auf! F Ha, simdi anladim! K^fama dank diyor. ^siederei / l. sabunculuk
(Ort) sabun imaläthanesi {od. fabrikasi); sabunhane ^ste^n m l. sabuntasi
(des Schusters) kunduraci sabunu 2wasser n sabunlu su

SEIFIG : German Turkish

l. sabunlu
(seifenartig) sabun gibi

SEIHEN : German Turkish

si süzgecten gecirmek, filtre etm. ^er m süzgec, süzgü, filtre

SEIL : German Turkish

n l. ip. urgan
(Tau) halat, cima
(Kabel) kablo
bagger m kablolu tarak
bahn / füniküler; asma {od. havat) hat; teleferik
er m halatci, urganci, ipci; des
ers Tochter heiraten fig. asilmak; daragacina cekilmek
er.bahn / halat bükme mahalli
erei / l. ipcilik, urgan-cilik, halatcilik
(Ort) ip imaiät hanesi
er.waren pl. ip, halat v. s. mamuläti
fahre / varagele °hüpfen s. ^springen.
schaff/bir halata bagli dagci grupu
Scheibe/halat kasnagi
Schwebebahn s.
bahn. 9springen ip atlamak 9tanzen ip cambaziigi yapmak
tänzer(in/) m ip cambazi
tänzer.künste pl. akrobasi
trommel / halat kasnagi; bobin-winde/kablo bocurgat

SEIN : German Turkish

(I) l. olmak, bulunmak
(vorhanden sein) mevcut {od. var) olm.
(leben) yasamak; Im Stadion waren gestern zehntausend Menschen. Dun stadyumda onbin kisi vardi. Er ist aus Berlin. 0, Berlinlidir. Ich war nicht zu Hause. Evde yoktum. Mit unserer Reise war es nichts. Seyahatimiz suya düstü. Es ist windig. Hava rüzgärlidir. Neulich war es sehr kalt. Gecen gün cok soguk yapti. Es ist zu erwarten, daß...
.. olmasi beklenebilir {od. muhtemeldir); Sind wir erst einmal in München... Hele bir Münihe varalim
..; Dagegen ist nichts zu sagen. Buna karsi diyecegi yok. Hier ist nicht gut ~. Burada kalinmaz. es sei denn, daß... megerki; sei es, daß
.. oder daß
.. »ster
.. ister (olsun); Was ist Ihnen? Neniz var? Es ist mir, als ob... Bana öyle geliyor ki...; Ist Ihnen unwohl? Rahatsiz misiniz acaba? et. ~ lassen l. bsi birakmak, bsden cekinmek; el cekmek; bsi yapma-mak
(nicht berühren) bse el sürmemek; s.a. wäre. 0 n varolma, mevcudiyet, vücut

SEINE : German Turkish

n. pr. Sen nehri

SEINER : German Turkish

onun; ~ nicht mehr mächtig sein k-ne häkim olama-mak
seits onun tarafindan
zeit evvelleri; fi tarihinde; vaktiyle
zeitig: der
e Regierungsprädident devrin valisi