Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MATVÎ : Ottoman Turkish

dürülen, içine tıkılan

MATÎN : Ottoman Turkish

(C: Metâyın) Balçıklı yer

MATÎR : Ottoman Turkish

Yağmurlu gün

MATÎRAT : Ottoman Turkish

Tehlikeli yerler

MATÎTA : Ottoman Turkish

(C: Metâyıt) Havuz dibinde kalan balçıklı bulanık su

MATÛMÂT : Ottoman Turkish

yemekler

MATIR : Ottoman Turkish

(Matar. dan) Yağan, yağıcı

MAUK : Ottoman Turkish

şer, yaramaz

MAUL : Ottoman Turkish

Üstün gelinmiş

MAUN : Ottoman Turkish

Eve lâzım şeyler. Ev eşyası. * Malın zekâtı. * Ufak tefek ihtiyaçlar. * Nefaseti sebebi ile (nefsin çok hoşuna gittiğinden) kimseye verilmek istenmeyen şey

MAUNE : Ottoman Turkish

Mavna. Yük taşıyan büyük kayık

MAUNET : Ottoman Turkish

Yardım. İmdat. * Azık. Yol yiyeceği. * Cenab-ı Hakk'ın salih kullarına olan imdadı, inayeti. * Huk: Masarif

MAVERA-ÜN NEHR : Ottoman Turkish

Ceyhun ırmağının doğusunda kalan ülkelere müslüman coğrafyacıların verdiği ad. Türklerin yaşadıkları bu ülkeler, Ceyhun ve Seyhun ırmaklarının havzalarını ihtiva ediyordu. * Dicle ile Fırat arası

MAVİYE : Ottoman Turkish

Billur taşı

MAVNA : Ottoman Turkish

Limanlarda, şamandıralara bağlı olarak yükleme ve boşaltma yapan gemilerden, kıyılara römorkör yedeğinde yük götürüp getiren tekne

MAVTIN : Ottoman Turkish

(C.: Mevâtın) (Vatan. dan) Vatan. Yurt edinilen ve yerleşip oturulan yer

MAVZER : Ottoman Turkish

Alm. Mavzer adında bir Alman'ın yaptığı çaplı harp tüfeği. Askerlikte kullanılan bir silâh

MAVZER : Ottoman Turkish

ir çeşit tüfek

MAYE : Ottoman Turkish

Damızlık. * Esas. Temel. * Bir şeyin mayalanması ve ekşimesi (tahammürü) için konulan madde. * Para, mal. İktidar. Güç. * İlim. * Dişi deve

MAYE-İ ŞEB : Ottoman Turkish

Gece karanlığı

MAYEDAR : Ottoman Turkish

f. Kudretli, paralı

MAYHOŞ : Ottoman Turkish

f. Biraz ekşice lezzetli tatlı

MAYİR : Ottoman Turkish

(C: Miyâr) Taamlandıran, yiyecek veren

MAYU'KAL : Ottoman Turkish

Anlaşılır

MAYU'REF : Ottoman Turkish

Bilinmez. * Minder altında saklanan şey