Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MAZAZ : Ottoman Turkish

Musibet, felâket ve belâ acısı. * Acıma, üzülme, kederlenme

MAZAĞ : Ottoman Turkish

Çiğnenecek veya çiğnedikleri yemek

MAZBATA : Ottoman Turkish

Bir toplantıda konuşulanların neticesinin yazılı şekli. Kararnâme

MAZBATA : Ottoman Turkish

tutanak

MAZBUT : Ottoman Turkish

Zabtolunmuş, elegeçirilmiş. * Sağlam. * Yazılmış. Kaydedilmiş. Hatırda tutulmuş. Derli toplu. * Muhâfazalı. Korunmuş. * Belli, belirtilmiş

MAZBUTÂT : Ottoman Turkish

"(Mazbut. C.) Ele geçirilmiş; kaydedilmiş; hatırda tutulmuş şeyler. Mazbut olan şeyler."

MAZBÛT : Ottoman Turkish

tutulan, derli toplu

MAZCA' : Ottoman Turkish

(Madca) Yatılacak yer. Mezar, kabir

MAZCER : Ottoman Turkish

(C.: Mazâcir) Gönül daralacak ve sıkıntılı yerler

MAZEM : Ottoman Turkish

İki dağ arasında olan dar yol. * Dar olan her yer

MAZFUF : Ottoman Turkish

Yanında olan şeyleri tamamen tükenmiş olan kimse

MAZG : Ottoman Turkish

Ağızda çiğneme

MAZGAL : Ottoman Turkish

yun. Eskiden kale, hisar, sur veya şato duvarlarında açılan iç yanı geniş, dış yanı dar gözleme siperi

MAZHAK : Ottoman Turkish

(C: Mezâhık) Gülünç kimse

MAZHAR : Ottoman Turkish

Sahib olma, nâil olma. Şereflenme. * Bir şeyin göründüğü, izhar olunduğu yer. Çıktığı yer

MAZHAR : Ottoman Turkish

ortaya çıkma ve görünme yeri

MAZHAR-I ESMÂ : Ottoman Turkish

"Çok sıfatlara ve isimlere mensub hâller kendinde görünen. İsimlere, isimlerinin üzerinde te'sirlerine mazhar (sâhib) olan. * Cenab-ı Hakkın isimlerinin tecellisine mazhar ve âyine olmuş olan.(Cenab-ı Hak insana giydirdiği vücud libasını san'atına mazhar ediyor. İnsanı bir model yapmış. O vücud libasını o model üstünde keser, biçer, tebdil eder, tağyir eder; muhtelif esmasının cilvesini gösterir. L.)"

MAZHAR-I İLHÂM : Ottoman Turkish

Kendine ilhâm olunan. (Arı, hayvan ve insanlara olduğu gibi) Kalbine ilhâm gelen zât

MAZHARİYET : Ottoman Turkish

Mazhar ve nâil olma. Elde etme. Muvaffakiyet

MAZHARİYET : Ottoman Turkish

mazharlık

MAZİ : Ottoman Turkish

"Geçmiş zaman. Geçen, geçmiş olan. * Gr: Bir işin geçen zamanda yapıldığını bildiren fiil. Fiil-i mâzi. Mazi sigası.(O Kadir-i Mutlak, bütün istikbaldeki acaib-i imkânata muktedirdir. Dünü getiren, yarını getirdiği gibi; maziyi icad eten O Zât-ı Kadir, istikbali dahi icad eder. Dünyayı yapan o Sani-i Hakim âhireti de yapar... M.)"

MAZİ-İ NAKLÎ : Ottoman Turkish

"Yalnız işitilen bir şeyi anlatan fiil sigası. ""Nuri gelmiş"" gibi."

MAZİ-İ ŞUHUDÎ : Ottoman Turkish

"Gözle görünen veya görmüş gibi bilinen bir şeyi anlatan fiil sigası, kipi. ""Nuri geldi"" gibi."

MAZİ-İ ŞÂD : Ottoman Turkish

Neş'eli, sevinçli mâzi

MAZİF : Ottoman Turkish

Herkese sofrası açık olan ev. Kapısı açık, misafir sever ev. Misafirperver olan hâne