Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MAYUHDES : Ottoman Turkish

Sonradan olan

MAYIH : Ottoman Turkish

(C: Mâha) Kova doldurmak için kuyu içine inen kişi. * Bahşiş veren, atâ eden

MAYIN : Ottoman Turkish

ing. Karada ve denizde, daha çok gizlendirilerek konulan ve temas edilince patlayan bomba

MAZ' : Ottoman Turkish

Gön yağlamak. * Ağaç kabuğunu soymayıp üstünde bırakmak

MAZ'A : Ottoman Turkish

Her nesnenin bakiyyesi, artığı

MAZ'UF : Ottoman Turkish

Zayıf ve cılız. Zayıflamış

MAZA : Ottoman Turkish

(Mezâ) Geçti (mânasına fiil)

MAZA MA MAZA : Ottoman Turkish

Olan oldu. Geçen geçti

MAZACİR : Ottoman Turkish

(Mazcer. C.) Gönül daralacak ve sıkıntılı yerler

MAZACI' : Ottoman Turkish

(Mazca. C.) Kabirler, mezârlar

MAZAHİR : Ottoman Turkish

(Mazhar. C.) Mazharlar. Eşyanın görüldüğü, çıktığı yerler. * Nâil olmalar. * Şereflenmeler

MAZAK : Ottoman Turkish

Darlık

MAZALİM : Ottoman Turkish

(Mazleme. C.) Haksızlık ve adaletsizlikler. Zulümler. * Adâlet dâiresi

MAZALLE : Ottoman Turkish

Yol aranılan yer

MAZALLENİŞİN : Ottoman Turkish

f. Gölgelikte oturan

MAZAMÎN : Ottoman Turkish

(Mazmun. C.) Mânâlar, mefhumlar, kavramlar. * Ödenmesi gereken şeyler. * Cinaslı, nükteli sözler

MAZANNE : Ottoman Turkish

(Mazınne) Zannolunduğu yer. Zan götüren. * Ermiş sanılan

MAZANNE : Ottoman Turkish

zanlı yer veya kimse

MAZANNE-İ HAYR : Ottoman Turkish

Kendisinden yalnız iyilik umulan kimse

MAZANNE-İ SU' : Ottoman Turkish

Kendisinden ancak kötülük beklenen kimse

MAZARR : Ottoman Turkish

Zararlar, ziyanlar. Mazarrât

MAZARRA : Ottoman Turkish

Meşakkat, zahmet. * Ziyân

MAZARRAT : Ottoman Turkish

Zararlar. Ziyanlar. Mazârr

MAZARRÂT : Ottoman Turkish

zararlar

MAZAYIK : Ottoman Turkish

(Mazîk. C.) Zor güç işler. * Sıkıntılı ve dar yerler