Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MEKÂYİD : Ottoman Turkish

(Mekide. C.) Hileler, düzenler, aldatmalar

MEKÂYİL : Ottoman Turkish

(Mikyâl. C.) Ölçekler, tahıl ölçekleri, kileler

MEKÂYİS : Ottoman Turkish

ölçütler

MEKÂZA : Ottoman Turkish

Şiddetli mümârese. Alışkanlık

MEKÎD : Ottoman Turkish

Tuzağa düşen veya düşecek olan

MEKÎDE : Ottoman Turkish

(C.: Mekâid) Hile, aldatma, düzen, dalavere

MEKÎDET : Ottoman Turkish

Düzen, hile, fesat

MEKÎK : Ottoman Turkish

ir dokuma âleti

MEKÎL : Ottoman Turkish

Ölçmek. * Kilo ile ölçülen şey

MEKÎLÂT : Ottoman Turkish

(Mekîl. C.) Buğday, arpa gibi kile ile ölçülen şeyler

MEKÎN : Ottoman Turkish

Yüksek rütbe sâhibi. Vakarlı. Temkinli. Nüfuz ve iktidar sahibi. * Yerleşmiş. Oturmuş. Sâkin, Muhkem

MEKÎN : Ottoman Turkish

sakin, vakarlı, saygın

MEKÎNET : Ottoman Turkish

Onur, vakar, ciddiyet, ağırbaşlılık

MEKÎS : Ottoman Turkish

Vakarlı. Onur sahibi. Ciddi ve ağırbaşlı kimse

MEKŞUF : Ottoman Turkish

Keşfolunmuş, meydana çıkarılmış. Açık. Belli

MEKŞUF-ÜL AVRE : Ottoman Turkish

Görünmemesi icab eden yeri açık olan kimse

MEKŞUF-ÜR RE'S : Ottoman Turkish

Başı açık

MEKŞÛF : Ottoman Turkish

keşfedilen, açılan

MEL' : Ottoman Turkish

Seri seyr

MEL'AB : Ottoman Turkish

(La'b. dan) Eğlence yeri. Oyun yeri

MEL'ABE : Ottoman Turkish

(La'b. dan) Oyun. Eğlence vasıtası. Oyuncak

MEL'ABE-İ SIBYÂN : Ottoman Turkish

Çocuk oyuncağı

MEL'ABEGÂH : Ottoman Turkish

f. Oyun oynanan yer. Mel'abe yeri

MEL'AN : Ottoman Turkish

Dolu olan, taşkın

MEL'ANE(T) : Ottoman Turkish

(La'n. dan) Lânete sebeb olan. Lânete müstehak iş. * Yol ayrımı ve insan menzili