Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MEL'ANET-PİŞ : Ottoman Turkish

f. Mel'unluktan başka işi olmayan. İşi gücü mel'unluktan ibaret olan

MEL'ANETKÂRANE : Ottoman Turkish

f. Lânete müstehak surette

MEL'EM (MİL'EM) : Ottoman Turkish

Ölçüsünde cimrilik yapan

MEL'EME : Ottoman Turkish

Cem'etmek, toplamak. * Terbiye etmek, düzeltmek, ıslâh etmek. * Yara yırtığını bağlamak

MEL'UB : Ottoman Turkish

Salyalı ağız

MEL'UN : Ottoman Turkish

Lânetlenmiş. Lânete lâyık. * Kovulmuş, tard olunmuş

MELA : Ottoman Turkish

(C.: Emlâ) Ova, sahra. * Vakit. * Sıcak kül.MELA'Â
Meşveret. * Cemaat. Güruh. * Bir kavmin ileri gelen mes'uliyetli şahısları. * Huy, ahlâk. (Bak: Mele') * Doldurmak

MELA' : Ottoman Turkish

Otu olmayan yer

MELAB : Ottoman Turkish

Bir cins güzel koku

MELABİS : Ottoman Turkish

Elbiseler. Giyecek şeyler

MELACE : Ottoman Turkish

Husumeti uzatmak, düşmanlığı çoğaltmak

MELACİ' : Ottoman Turkish

(Melce. C.) İlticâ edilecek ve sığınılacak yerler

MELAGIM : Ottoman Turkish

Ağız çevresi

MELAH : Ottoman Turkish

f. Çekirge

MELAHA (MÜLUHA) : Ottoman Turkish

Tatsızlık, tuzsuzluk

MELAHAT : Ottoman Turkish

Yüz güzelliği. Cemal. * Tuzluluk. Tuzlu su

MELAHİ : Ottoman Turkish

Oyunlar, eğlenceler. Cümbüşler

MELAHİDE : Ottoman Turkish

Mülhidler. Dinsizler. İmânsızlar

MELAHİF : Ottoman Turkish

(Milhaf ve Milhafe. C.) Sarınacak veya bürünecek şeyler. Yorganlar

MELAHİM : Ottoman Turkish

Muharebe ve cenk yerleri. (Bak: Melhame)

MELAİB : Ottoman Turkish

(Mel'ab-Mel'abe. C.) Oyuncaklar. Oyun oynanacak yerler

MELAİK : Ottoman Turkish

(Mil'aka. C.) Tahta kaşıklar

MELAİK(E) : Ottoman Turkish

(Melek. C.) Melekler. Nurdan yaratılmış, fıtratları sâfi, makamları sabit, kendileri ma'sum mahluklar

MELAİKE-İ KİRAM : Ottoman Turkish

"Büyük meleklerin büyükleri: Cebrâil, Mikâil, İsrâfil, Azrâil (A.S.)(... Melâike, bir ümmet-i azimedir ki; sıfat-ı iradeden gelen ve şeriat-ı fıtriyye denilen evamir-i tekviniyesinin hamelesi ve mümessili ve mütemessilleridirler. S.)(... Hem meselâ küre-i arz, küre-i arzın nevileri adedince başlar ve o nevilerin ferdleri sayısınca diller ve o fertlerin a'za ve yaprak ve meyveleri mikdarınca tesbihatlar yaptığı için elbette o haşmetli ve şuursuz ubudiyyet-i fıtriyeyi bilerek, şuurdârâne temsil edip Dergâh-ı İlâhiyeye takdim etmek için kırk bin başlı ve her başı kırk bin dil ile ve her bir dil ile kırk bin tesbihat yapan bir melek-i müekkeli bulunacak ki, ayn-i hakikat olarak Muhbir-i Sâdık haber vermiş ve hilkat-ı kâinatın en ehemmiyetli neticesi olan insanlarla münasebât-ı Rabbâniyeyi tebliğ ve izhâr eden Cebrâil (A.S.) ve zihayat âleminde en haşmetli ve en dehşetli olan diriltmek ve hayat vermek ve ölümle terhis etmekteki Halika mahsus olan icraat-ı İlâhiyeyi, yalnız temsil edip ubudiyetkârâne nezâret eden İsrafil (A.S.) ve Azrâil (A.S.) ve hayat dâiresinde rahmetin en cemiyetli, en geniş, en zevkli olan rızıktaki ihsânât-ı Rahmâniyeye nezâretle berâber şuursuz şükürleri şuur ile temsil eden Mikâil (A.S.) gibi meleklerin pek acib mâhiyette olarak bulunmaları ve vücudları ve ruhların bekaları, saltanat ve haşmet-i Rububiyyetin muktezasıdır. Onların ve her birinin mahsus tâifelerinin vücudları, kâinatta güneş gibi görünen saltanat ve haşmetin vücudu derecesinde kat'idir ve şüphesizdir. Melâikeye âid başka maddeler bunlara kıyas edilsin. Ş.)"

MELAİN : Ottoman Turkish

(Mel'ane. C.) Lânet edilecek iş ve hareketler