Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MİLKA : Ottoman Turkish

Eskiden mürekkep hokkalarına konulan ham iplik

MİLKAT : Ottoman Turkish

Cerrah cımbızı

MİLKDAR : Ottoman Turkish

f. Hükümdar, pâdişah. Mülk sâhibi

MİLKED : Ottoman Turkish

Nesne dövecek âlet

MİLLET : Ottoman Turkish

Bir dinden olanların topluluğu. Din, dil ve târih beraberliği bulunan insan cemaatı. Sınıf. Topluluk. * Bir sülâleden gelenlerin hepsi. * Maddi, mânevi bir unsurdan sayılıp beraber yaşayanların hepsi

MİLLET : Ottoman Turkish

aynı dinden olanlar topluluğu

MİLLET-İ BEYZA : Ottoman Turkish

Bütün Müslümanlar

MİLLET-İ HÂKİME : Ottoman Turkish

Hâkim millet

MİLLET-İ MERHUME : Ottoman Turkish

Müslümanlar, İslâm Milleti. (Allah'a ve onları ebedi saadete sevkeden emirlerine itaat ettiklerinden, kendileri rahmete mazhar olmuşlardır.)

MİLLETDAŞ : Ottoman Turkish

aynı milletten olan

MİLLETPERVER : Ottoman Turkish

milletini seven

MİLLİYET : Ottoman Turkish

"Ümmet. Aralarında din, dil ve tarih birliği olan topluluktaki hâl. Millet olma. Aralarında maddi mânevi birlik ve beraberlik râbıtaları bulunan topluluktaki vasıf. (Milliyetimiz bir vücuddur. Ruhu, İslâmiyyet; aklı, Kur'ân ve imândır.)(Kimin himmeti milleti ise, o tek başiyle küçük bir millettir. M.)(Fikr-i milliyet, şu asırda çok ileri gitmiş. Hususan dessas Avrupa zâlimleri, bunu İslâmlar içinde menfi bir surette uyandırıyorlar, tâ ki, parçalayıp, onları yutsunlar.Hem fikr-i milliyette bir zevk-i nefsâni var; gafletkârâne bir lezzet var; şeâmetli bir kuvvet var. Onun için şu zamanda hayat-ı içtimaiye ile meşgul olanlara, ""Fikr-i milliyeti bırakınız!"" denilmez. Fakat, fikr-i milliyet iki kısımdır. Bir kısmı menfîdir. Şeâmetlidir, zararlıdır; başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle devam eder, mütayakkız davranır. Şu ise, muhâsamet ve keşmekeşe sebebdir. Onun içindir ki, hadis-i şerifte ferman etmiş: $Ve Kur'an da ferman etmiş: $ İşte şu hadis-i şerif ve şu âyet-i kerime; kat'i bir surette menfî bir milliyeti ve fikr-i unsuriyeti kabul etmiyorlar. Çünki: Müsbet ve mukaddes İslâmiyet milliyeti, ona ihtiyaç bırakmıyor... M.) (Bak: Türk)(Menfî milliyette ve unsuriyet fikrinde ifrat edenlere deriz ki:Evvelâ: şu dünya yüzü, hususan şu memleketimiz, eski zamandan beri çok muhaceretlere ve tebeddülâta mâruz olmakla beraber; Merkez-i Hükümet-i İslâmiyye bu vatanda teşkil olduktan sonra, akvâm-ı sâireden pervane gibi çokları içine atılıp, tavattun etmişler. İşte bu halde Levh-i Mahfuz açılsa ancak hakiki unsurlar birbirinden tefrik edilebilir. Öyle ise, hakiki unsuriyet fikrine, hareketi ve hamiyeti bina etmek mânasız ve hem pek zararlıdır. Onun içindir ki: Menfî milliyetçilerin ve unsuriyet-perverlerin reislerinden ve dine karşı pek lâkayd birisi mecbur olmuş; demiş: ""Dil, din bir ise; millet birdir."" Mâdem öyledir. Hakiki unsuriyete değil; belki dil, din, vatan münâsebatına bakılacak. Eğer üçü bir ise, zaten kuvvetli bir millet; eğer biri noksan olursa, tekrar milliyet dairesine dâhildir. M.)"

MİLLİYET : Ottoman Turkish

aynı milletten olma hâli

MİLLİYETPERVER : Ottoman Turkish

f. Milliyetini seven

MİLLİYETPERVER : Ottoman Turkish

milliyetçi, milletini seven

MİLLÎ : Ottoman Turkish

(Milliye) Din ve millete âit, milletle alâkalı, millete mensub

MİLLÎ : Ottoman Turkish

milletle ilgili

MİLSAH : Ottoman Turkish

(C.: Melâsıh) Keten tarağı

MİLT : Ottoman Turkish

Nesebi bilinmeyen

MİLTAN : Ottoman Turkish

Yağ değirmeni

MİLTAT : Ottoman Turkish

Dimağa ermiş olan baş yarası. * Deniz kenarı

MİLVAH : Ottoman Turkish

Tuzak yanında koydukları kuş. * Semiz olmayan hayvan

MİLVAT : Ottoman Turkish

Mala

MİLZAB : Ottoman Turkish

(C.: Melâzib) Aşırı derecede cimri, pek hasis

MİLÂD : Ottoman Turkish

doğum günü