Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
MUHACERET : Ottoman Turkish

(Hicret. den) Hicret etme, göç etme, göçme

MUHACET : Ottoman Turkish

(Hecv. den) Karşılıklı olarak birbirini hicvetme, yerme

MUHACEZE : Ottoman Turkish

Fısıldamak

MUHACİM : Ottoman Turkish

Hücum eden, saldıran

MUHACİM : Ottoman Turkish

saldıran

MUHACİMÎN : Ottoman Turkish

(Muhâcim. C.) Hücum edip saldıranlar, üşüşenler

MUHACİR : Ottoman Turkish

Göç eden, bir memleketten kalkıp, başka bir yere yerleşen. * Mc: Allah'ın yasak ettiğinden uzaklaşan

MUHACİRÎN : Ottoman Turkish

Göç edenler, hicret edenler. İslâmiyetin ilk zuhurunda İslâm olanlardan Mekke'den Medine'ye hicret eden sahâbeler. (Bak: Ensar)

MUHADAA(T) : Ottoman Turkish

(Had'. dan) Aldatma, hile yapma, oyun etme

MUHADAT : Ottoman Turkish

Hediyeleşmek. Karşılıklı olarak hediyeler vermek

MUHADDA' : Ottoman Turkish

Aldana aldana bilgi ve tecrübe sâhibi olan

MUHADDAB : Ottoman Turkish

Boyanmış

MUHADDAR : Ottoman Turkish

Yeşil renkle boyanmış. Rengi yeşil yapılmış

MUHADDE : Ottoman Turkish

Muhâlefet, uyuşmazlık

MUHADDEB : Ottoman Turkish

Kamburlu, tümsekli, üstü yumru olan. Dürbin camı gibi yumru olan

MUHADDED : Ottoman Turkish

Eti buruşmuş olan

MUHADDER : Ottoman Turkish

(Muhaddere) Kapalı, örtülü. * Nâmuslu müslüman kadını

MUHADDES : Ottoman Turkish

Haber verilmiş. Tahdis olunmuş, şükranla bildirlimiş. Sadık-ül hads olan kimse. * Her zan, tahmine feraseti isabetli olan. * Nakil ve rivayet edilmiş olan

MUHADDİD : Ottoman Turkish

Keskinleştirici, bileyici. * Sınırlıyan, sınırını tâyin eden. Tahdid eden. Hududlandıran

MUHADDİR : Ottoman Turkish

Şişiren, kabartan

MUHADDİR(E) : Ottoman Turkish

Uyuşturucu ilâç

MUHADDİRAT : Ottoman Turkish

(Muhaddire. C.) Uyuşturucu ilâçlar

MUHADDİS : Ottoman Turkish

Hadis ilminin bir çok usul ve füruunu bilen zât. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) hâl ve sözlerini bize nakleden ve hadis ilminin mütehassısı

MUHADDİS : Ottoman Turkish

hadîs âlimi

MUHADDİSİN : Ottoman Turkish

hadîs âlimleri