Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NABIZ-ÂŞNÂ : Ottoman Turkish

f. Nabızdan anlayan. Mizaç bilen. Karşısındakinin zayıf taraflarını bilen

NACAK : Ottoman Turkish

Bir ağaç sapa geçirilen, ağzı keskin, genişçe demir âlet. Balta

NACİ : Ottoman Turkish

"Kurtulan. Necat bulan. * (Mi:
1892) Muallim Naci diye meşhur olan bir İstanbul'lu şâir. Lügat-ı Naci'yi ""Fetva"" kelimesine kadar hazırlamıştır."

NACİ' : Ottoman Turkish

Hazmı kolay olan yiyecek

NACİ(YE) : Ottoman Turkish

Kurtulmuş, necat bulmuş. Cennetlik olan

NACİL : Ottoman Turkish

Nesli kerim, şerefli olan, soyu temiz

NACİLEYN : Ottoman Turkish

Ana ve baba, ecdad ve evlâd, dedeler ve babalar

NACİR : Ottoman Turkish

Ağaçlarda yaprak saplarının dibindeki filiz

NACİS : Ottoman Turkish

İyileşmez hastalık

NACİYE : Ottoman Turkish

(C.: Nâciyât) Sür'atli deve

NACİZ : Ottoman Turkish

Azı dişi

NACİŞ : Ottoman Turkish

Avı ürküterek avcının tarafına kovalayan adam

NACU : Ottoman Turkish

f. Çam ağacı

NACUD : Ottoman Turkish

f. Büyük kadeh

NACUR : Ottoman Turkish

Sırça tabak

NACÜV : Ottoman Turkish

f. Çam ağacı

NADAR : Ottoman Turkish

(Nadâret) Altun

NADAS : Ottoman Turkish

Tarlayı temizleyip otlarını kurutmak için önceden sürüp hazırlama

NADC : Ottoman Turkish

Kıvam. Büluğa erme. Pişme

NADD : Ottoman Turkish

Azık, rızık

NADDAHATAN : Ottoman Turkish

Püsküren çifte pınarlar

NADH : Ottoman Turkish

Su serpmek, sulamak. Su içip kanmak. * Musallat olanı defetmek. * Suyun feveran etmesi, püskürmesi

NADİ : Ottoman Turkish

"Nidâ eden, haykıran, çağıran. * Halkın, meşveret gibi, birşey konuşmak üzere bir yere toplanmaları. Nitekim İslâmdan evvel Mekke'de Kureyş'in toplandığı meclis binasına ""Darünnedve"" denilirdi. Nâdi; orada ve o gibi yerlerde toplanan heyettir ki; bezm, meclis, mahfil, kongre tâbirleri gibidir. (E.T.)"

NADİB : Ottoman Turkish

Geçmiş. * Hafif adam. * Yas tutan

NADİC : Ottoman Turkish

Olgun meyve. * İyi pişmiş et