Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
NÜVB : Ottoman Turkish

Bir siyahi kabile adı. * Bal arısı sürüsü

NÜVBE : Ottoman Turkish

Yetişmek. * Siyahi bir kabile

NÜVE : Ottoman Turkish

"Çekirdek, asıl, menba. (Sayısız hatemlerden canlı mahlukata vaz' edilen hayat hâtemine bakınız. Evet canlı bir mahluk, câmiiyeti itibariyle kâinata küçük bir misaldir. Şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir. Kevn ve vücuda bir nüvedir ki; Cenab-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini dercetmiştir. Sanki o zihayat, gayet hakîmane muayyen nizamlar ile bütün vücutlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır. Bu itibarla bir zihayatı halketmek, bütün kâinatı yed-i tasarrufuna alan Cenab-ı Hak'tan maada hiçbir şeye isnad edilemez. M.N.)"

NÜVE : Ottoman Turkish

çekirdek

NÜVEYT : Ottoman Turkish

Çekirdekçik

NÜVİD : Ottoman Turkish

f. Müjde, beşaret. Hayırlı haberlerle tebşir

NÜVİD : Ottoman Turkish

müjde

NÜVİD-İ VASL : Ottoman Turkish

(Nevid-i vasl) Kavuşma müjdesi

NÜVİS : Ottoman Turkish

f. Yazan, yazıcı

NÜVİS : Ottoman Turkish

yazıcı

NÜVİSENDE : Ottoman Turkish

f. Yazıcı, kâtib

NÜVİŞT : Ottoman Turkish

f. Yazılı, yazılmış. * Mektub

NÜVNE : Ottoman Turkish

Çene çukuru

NÜVRE : Ottoman Turkish

Alçı taşı. * Kireçten yapılan

NÜVVAR : Ottoman Turkish

(C.: Nevâre) Ağaç çiçeği

NÜY'E : Ottoman Turkish

Ham ve çiğ olmak

NÜYUB : Ottoman Turkish

(Nâb. C.) Azı dişleri

NÜZ' : Ottoman Turkish

Erkek ister kösnek davar

NÜZA : Ottoman Turkish

Koyunda olan öldürücü bir hastalık

NÜZERA : Ottoman Turkish

(Nezir. C.) Doğru yola getirmek için korkutmalar

NÜZFE : Ottoman Turkish

(C.: Nüzüf) Az miktar, cüz'î

NÜZHET : Ottoman Turkish

f. İç açıklığı, safa, eğlenme, gönül ferahlığı. * Temizlik, paklık. * Karışık, bulaşık ve kalabalık yerlerden uzak olmak. Buud

NÜZHET : Ottoman Turkish

neşe, eğlence, ferahlık

NÜZHET-EFZÂ : Ottoman Turkish

f. Eğlenceli ve gönül açacak yer

NÜZHET-FEZÂ : Ottoman Turkish

(Bak: Nüzhet-efza)