Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
OSMANLI : Ottoman Turkish

Osmanlı Devleti teb'asından olan. * Anadolu Selçuklu Devleti'nin Bizans sınırındaki Beyliğin reisi olan Ertuğrul Bey'in vefatından sonra, Mi: 1288'de yerine geçen Osman Beyin kurduğu devlete mensup olan

OSMANLICA : Ottoman Turkish

Osmanlılar zamanındaki Türkçe

OSMANÎ : Ottoman Turkish

(Osmaniye) Osman'a ait, mensup. * Osmanlı devletine mensup. Osmanlılarla alâkalı. Osman oğullarına ait

OSMANÎLER : Ottoman Turkish

Osmanlılar

OST : Ottoman Turkish

(Bak: Heme ost)

OTAĞ : Ottoman Turkish

"Padişahlarla vezirlere mahsus çadırlar. Bunlardan padişahlarınkine ""Otağ-ı Hümayun"", sadrazamınkine ise ""Otağ-ı Asafî"" denilirdi."

OTOMATİK : Ottoman Turkish

Fr. Kurularak veya vakti gelince harekete geçen, işleyen

OTORİTE : Ottoman Turkish

Fr. Kumanda etme hakkı, itaat ettirme iktidarı. * İdari veya siyasi iktidar. * Muhakemeleri veya doktrini umumiyetle doğru olarak kabul edilen ve bir sahada derinleşmiş olan şahıs veya eser

OZAN : Ottoman Turkish

t. Edb: Eski Türk şâiri ve âlimi

OĞLAK : Ottoman Turkish

Keçi yavrusu

P : Ottoman Turkish

"Osmanlı alfabesinin üçüncü harfi olup, ebced hesâbında ""b"" harfi gibi iki sayısına tekabül eder."

PA-DAM : Ottoman Turkish

f. (Ayaktan yakalayan) Kuş tuzağı

PA-DEŞ : Ottoman Turkish

f. Mükâfat

PA-HAST : Ottoman Turkish

f. Ayak altında kalmış, çiğnenmiş olan

PA-KUB : Ottoman Turkish

f. Çengi

PA-MAL : Ottoman Turkish

f. Ayak altında kalmış, çiğnenmiş.,

PA-MAL-İ ADÜV : Ottoman Turkish

Düşmanların ayakları altında çiğnenmiş

PA-NİHADE : Ottoman Turkish

f. Ayak koymuş, ayak basmış. Gelmiş, ulaşmış, vâsıl olmuş. * Doğmuş, tevellüd etmiş

PA-PUŞ : Ottoman Turkish

f. Ayak örten. Ayakkabı, pabuç

PA-RENC : Ottoman Turkish

f. Ayak teri. Ücret

PA-SAR : Ottoman Turkish

f. Tekme. Tepme

PA-SEBÜK : Ottoman Turkish

f. İşine sarılmış, ayağına çabuk

PA-SİTADE : Ottoman Turkish

f. Ayakta duran. Kaim

PA-SÜVAR : Ottoman Turkish

f. Yaya olan, yaya, piyade

PA-YAB : Ottoman Turkish

f. Kuvvet, kudret, tâkat. * Su birikintisi. * Havuzun dibi. * Kuyu basamağı. * Son, nihayet