Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
RABİA : Ottoman Turkish

(Müe.) Dördüncü. * Saatteki sâlisenin altmışta biri

RABİA-İ ADEVİYE : Ottoman Turkish

"(Hi:
185) Basra'lı bir hatun. Bütün hayatını dine hizmet için vakfetmiş, zengin kimseler evlenmek teklifinde bulundukları halde; ""Allah'ı anmaktan, dine hizmetten beni alıkor"" fikri ile reddetmiş, fakirliği ve istiğnayı kabul edip dine hizmetten vaz geçmemiştir. Talebe okutmuş meşhur bir veliyedir. (R. Aleyha)"

RABİAN : Ottoman Turkish

Dördüncü olarak

RABİAN : Ottoman Turkish

dördüncüsü

RABİB : Ottoman Turkish

Yoğurt

RABİH(A) : Ottoman Turkish

(Ribh. den) Kârlı, kazançlı, faydalı

RABİT : Ottoman Turkish

Bağlı, bağlanmış, merbut

RABİYE : Ottoman Turkish

(C.: Revâbi) Yüce, yüksek yer

RABT : Ottoman Turkish

Bağlamak, bitiştirmek, bir şeye bağlamak. * Nizam vermek, intizam bulmak. * Gr: Cümleleri lüzumlu edatlarla birbirine bağlamak

RABT : Ottoman Turkish

ağlama

RABT EDATI : Ottoman Turkish

Gr: Bağlama edatı. Kelimeyi veya cümleyi birbirine bağlayan harf veya kelime. (Hem, ve... gibi)

RABT-I KALB : Ottoman Turkish

Kalb bağlama, gönül bağlama

RABTİYYE : Ottoman Turkish

Rabtiye. * Bağlayacak şey

RABIT(A) : Ottoman Turkish

"Rabteden, bağlayan, bitiştiren. * Münasebet, alâka, bağlılık, yakınlık. İki şeyi birbirine bağlayan tertip. * Nefsini dünyadan men edip âhirete, Allah'a (C.C.) bağlanmak. * Tertip, sıra, düzen, usûl.(...Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbü ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyyeyi iktiza eder. Evet inkâr edemezsin ki: Sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostane bir râbıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan arkadaşane bir alâka telâkki edersin. M.)"

RABITA-İ İMAN : Ottoman Turkish

İman bağı, insanları hususan iman edenleri birbirine bağlayan iman

RABITA-İ MEVT : Ottoman Turkish

Ölümünü düşünüp dünyanın fani olduğunu mülâhaza edip nefsin desiselerinden kurtulmak

RABITA-İ ŞEYH : Ottoman Turkish

Tarikat-ı Nakşiyede, müridin hayalen şeyhinin huzurunda kendini tasavvur etmesine denir

RABITABEND : Ottoman Turkish

f. Rabtedici, bağlayıcı

RABIZ : Ottoman Turkish

Koyun ağılı

RAC : Ottoman Turkish

f. Mide

RACİ : Ottoman Turkish

Rica eden, eden, uman, yalvaran. Niyaz eden. Ümitli

RACİ' : Ottoman Turkish

(Rücu. dan) Geri dönen, ric'at eden. * Dair, aid, alâkası olan, dokunur olan, müteallik. * Gr: Bir şahıstan kinaye olan zamir

RACİBE : Ottoman Turkish

(C.: Revâcib) Parmağın el ayasına bitişik olan boğumu

RACİFE : Ottoman Turkish

Şiddetle sarsan sarsıntı. Dünyayı yerinden oynatan vakıa. İlk nefha

RACİH : Ottoman Turkish

Üstün olan. Kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan. * Fık: Beyyinatta, bürhan ve delilin tercihinde delili üstün, beyyinesi evlâ ve makbul olan taraf