Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
PÜRŞAŞAA : Ottoman Turkish

çok gösterişli

PÜRŞER : Ottoman Turkish

çok şerli, kötülüklerle dolu

PÜSENDER : Ottoman Turkish

f. Üvey oğul. Üvey evlâd

PÜSER : Ottoman Turkish

(C.: Püserân) f. Erkek çocuk, oğul

PÜŞT : Ottoman Turkish

f. Sırt, arka

PÜŞT-PA : Ottoman Turkish

f. Ayak tabanı

PÜŞTE : Ottoman Turkish

f. Tepe, yığın

PÜŞTE-İ BAĞ : Ottoman Turkish

Çimenlik, çayırlık

PÜŞTER : Ottoman Turkish

f. Arka, sırt

PÜŞTİBAN : Ottoman Turkish

f. Payanda, destek, dayanak. * Yardımcı, muin

PÜŞTİVAN : Ottoman Turkish

f. Destek, dayanak, payanda. * Yardımcı

PÜŞTMAL : Ottoman Turkish

f. Peştemal

PÜŞTVARE : Ottoman Turkish

f. Bir hamal yükü. Bir arkalık yük

PILAÇKA : Ottoman Turkish

(Arnavutça) Tar: Muharebede ve yağmada alınan eşya, çapul

PIRLANTA : Ottoman Turkish

İtl. Çok tıraş edilmiş, foyasız parlak elmas. Taşı pırlanta olan

PIRLANTA : Ottoman Turkish

işlenmiş elmas

PIRLANTAMİSAL : Ottoman Turkish

pırlanta gibi

RA : Ottoman Turkish

f. İsim veya zamirin sonuna ilâve edilirse, Türkçedeki i, im, in, a, e eklerinin yerine kullanılır. Meselâ:Hâne: Ev. Hâne-râ: Evi, evin, eve.Tû: Sen. Tû-râ: Seni, senin, sana

RA' : Ottoman Turkish

Küçük kene

RA'AD : Ottoman Turkish

Geveze kimse. Çok konuşan adam. * Torpil balığı

RA'B : Ottoman Turkish

Doldurmak. * Efsun, (sihir yapanlar okurlar.)

RA'C : Ottoman Turkish

Şimşeklerin birbiri ardınca şakımaları

RA'D : Ottoman Turkish

Gök gürültüsü. * Bulutları sevk ve nezaret ile vazifeli bir melek adı. * Tehdit etmek, korkutmak.(Terennümat-ı hava, na'rât-ı ra'diye, nağamat-ı emvac, birer zikr-i azamet. Yağmurun hezecatı, kuşların seceatı birer tesbih-i rahmet, hakikata bir mecaz... Lemeat'tan)

RA'D SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
Suresi

RA'D U BERK : Ottoman Turkish

Gök gürültüsü ve şimşek