Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
RÂNÂ : Ottoman Turkish

güzel, hoş

RÂSİH : Ottoman Turkish

iyice oturmuş, yerleşmiş, sağlam

RÂSİHANE : Ottoman Turkish

derinlemesine, sağlamca

RÂVÎ : Ottoman Turkish

ivayet eden, söz nakleden,

RÂZ : Ottoman Turkish

sır

RÂZI : Ottoman Turkish

hoşnud, memnun

RÂZIK : Ottoman Turkish

ızık veren, Allah

RÂĞIB : Ottoman Turkish

istekli

RÂŞE : Ottoman Turkish

titreme

RÂŞET : Ottoman Turkish

titreme, ürperme

RÂŞİD : Ottoman Turkish

erişkin, doğru yola erişen

RÊS : Ottoman Turkish

aş, kafa

RÊSEN : Ottoman Turkish

kendi başına

RÊSÜLMAL : Ottoman Turkish

sermaye, ana para

RÎHİREYHAN : Ottoman Turkish

hoş kokulu rüzgâr

RÖNTGEN : Ottoman Turkish

Röntgen adında bir Alman âliminin 1896' da keşfettiği ışıklar. Bunlar gözle görülmediği halde fotoğraf camına tesir eder, vücuddan, tahta, kâğıt gibi maddelerden bu ışık geçebilir. Bazı hastalıkların teşhis ve tedavisinde de kullanılır. * Vücuddaki iç uzuvların filmini çekmek

RÖNTGEN : Ottoman Turkish

ışın, ışın aleti

RÖPORTAJ : Ottoman Turkish

Fr. Bir gazete muharririnin gördüklerini anlatan yazısı

RÛH : Ottoman Turkish

can, his, öz

RÛHANİYAT : Ottoman Turkish

uhanîler

RÛHANİYET : Ottoman Turkish

uh hâli, ölen insanın devam eden ruhî kuvveti

RÛHANİYYÛN : Ottoman Turkish

uhlar âleminden olanlar

RÛHANÎ : Ottoman Turkish

uh ile ilgili, görünmez varlık, ruh, melek, cin

RÛHBAN : Ottoman Turkish

Hıristiyan din adamı

RÛHEFZÂ : Ottoman Turkish

uhu okşayan