Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SAHT : Ottoman Turkish

Zor güç, * Sert, katı, çetin. * Güçlü, kuvvetli, sağlam

SAHT (SUHT) : Ottoman Turkish

Hışım, hiddet, kızgınlık, gadap

SAHT-LİGAM : Ottoman Turkish

f. Gem almaz, sert başlı at

SAHTDİL : Ottoman Turkish

f. Katı yürekli

SAHTE : Ottoman Turkish

f. Düzme, yapmacık, yalandan, taklit. * Kalp, karışık

SAHTE : Ottoman Turkish

düzme, yapmacık

SAHTEGÎ : Ottoman Turkish

f. Sahtelik, yalan, düzme

SAHTEKÂR : Ottoman Turkish

f. Sahte iş yapan, hilekâr. Kalpazan

SAHTEKÂR : Ottoman Turkish

sahteci, aldatıcı

SAHTEKÂRÎ : Ottoman Turkish

f. Hilekârlık, sahtekârlık

SAHTEVEKAR : Ottoman Turkish

f. Yapmacık tavırlar takınan, kendini satmaya çalışan

SAHTGİR : Ottoman Turkish

f. Bir şeyi sıkıca tutan

SAHTİ : Ottoman Turkish

f. Sertlik, katılık. * Güçlük. * Sıkıntı

SAHTİYAN : Ottoman Turkish

f. Boyanmış, cilâlanmış deri. Tabaklanmış deri

SAHTİYÂN : Ottoman Turkish

cilâlı deri

SAHTRU : Ottoman Turkish

f. Suratı asık, dargın, kırgın

SAHUN : Ottoman Turkish

Adım tutan eşek

SAHUR : Ottoman Turkish

Temcid yemeği. Ramazan'da şafaktan önce yenen yemekr

SAHV : Ottoman Turkish

Ateş ve ocaktan kül çıkarmak

SAHV : Ottoman Turkish

sahve, ayılma

SAHV(E) : Ottoman Turkish

Ayılma, ayıklık, aklı başında olmak. * Hastanın iyileşmesi. * Tas: Kendinden geçme hâlinin sona ermesi, his âlemine tekrar dönmek. * Uyanıklık

SAHVA' : Ottoman Turkish

(C.: Sehâvât) Yumuşak, geniş, bol yer

SAHVE : Ottoman Turkish

En yüksek dağ. * Atın sırtı, eğer konulan yeri. * Su menbaı

SAHY : Ottoman Turkish

Nemli olmak. * Islaklık, rutubet

SAHÂBE : Ottoman Turkish

sahipler, Peygamberimizin arkadaşları