Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
SEMERTUL : Ottoman Turkish

Uzun, tavil

SEMERÂT : Ottoman Turkish

(Semere. C.) Meyveler, faydalar. Kârlar. Menfaatler

SEMERÂT : Ottoman Turkish

meyveler

SEMG : Ottoman Turkish

Yarmak

SEMH : Ottoman Turkish

Cömertlik, keremli olma

SEMHA : Ottoman Turkish

Kolaylık, sühulet

SEMHAC : Ottoman Turkish

Arkası uzun olan at ve eşek

SEMHAK : Ottoman Turkish

Yağmursuz bulut

SEMHEC : Ottoman Turkish

Yağlı tadı azmış süt

SEMHER : Ottoman Turkish

"Eskiden süngü ağacı yapan bir kimsenin adı. (Ona nisbet edip ""rumh-i semherî"" derler.)"

SEMHUK : Ottoman Turkish

Uzun, tavil

SEMİ' : Ottoman Turkish

İşiten, duyan. * Fık: Allah'ın (C.C.) insanlar gibi zamana, âlete muhtaç olmayarak her şeyi işitmesi ve duyması. (O'nun işitip duyamıyacağı hiç bir şey yoktur.)

SEMİ'NA VE ATA'NA : Ottoman Turkish

""" İşittik ve kabul ettik, itaat ederiz, baş üstüne"" meâlindedir."

SEMİ-İ MUTLAK : Ottoman Turkish

Her şeyi şeksiz, şüphesiz, mutlak surette işiten Allah (C.C.)

SEMİ-ÜD DUA : Ottoman Turkish

Duayı işiten Allah (C.C.)

SEMİC : Ottoman Turkish

(Semc) Çirkin, kötü görüşlü

SEMİK : Ottoman Turkish

(C.: Esmika-Sümuk) Zelve. (Öküzün boynuna takılır.)

SEMİL : Ottoman Turkish

Sarhoş

SEMİLE : Ottoman Turkish

Artmış, artık şey. * Dere içinde kalan su artığı

SEMİN : Ottoman Turkish

(Semine) Çok değerli, pahalı, kıymetli

SEMİR : Ottoman Turkish

Arkadaş, refik. * Gece anlatılan kıssa ve hikâye

SEMİRE : Ottoman Turkish

Kaymağı çalkalayıp bir yere toplamadan evvel üstünde görünen yağ parçaları

SEMİT : Ottoman Turkish

Temiz pişirilmiş olan kebap. * Arınmış, temizlenmiş ve pâk olmuş. * Doldurulmuş bağırsak. * Birbiri üstüne yığılmış kiremit. * Bir kat sahtiyan

SEMİY : Ottoman Turkish

Aynı isimde olmak. Adaş, hemnâm

SEMİYYE : Ottoman Turkish

Yüce, yüksek, refia