Ottoman Turkish
SERİH : Ottoman Turkish
(C.: Serâyih) Nâlin kayışı
SERİKA : Ottoman Turkish
Çalınmış. Çalınmış şey
SERİR : Ottoman Turkish
Tahta karyola. * Üzerinde oturulan yüksekçe yer. * Taht
SERİR-İ HÜKÜMET : Ottoman Turkish
Hükümet tahtı. Makam sandalyesi
SERİR-İ TEDRİS : Ottoman Turkish
Ders verme makamı
SERİR-NİŞİN : Ottoman Turkish
f. Tahtta oturan, padişah
SERİRARA : Ottoman Turkish
(Serir-ârâ) f. Tahtı süsliyen. Tahtta oturan. Pâdişah. Hükümdar. Şah
SERİRE : Ottoman Turkish
(C.: Serâir) Gizli şey, gizli sır. Gizli hal veya fikir. * Yatak
SERİREDÂN : Ottoman Turkish
f. İçteki sırrı bilen
SERİRÎ : Ottoman Turkish
Yatırarak hastaya bakma, klinik
SERİYE : Ottoman Turkish
askerî bölük
SERİYY : Ottoman Turkish
(C.: Esriye-Seryân) Nefis. * Kavi, kuvvetli. * Reis. * Küçük nehir, ırmak
SERİYYE : Ottoman Turkish
Düşman üzerine gönderilen süvari müfrezesi
SERKAT : Ottoman Turkish
(Bak: Sirkat)
SERKEŞ : Ottoman Turkish
f. İnatçı, isyan eden. Kafa tutan. Asi
SERKEŞ : Ottoman Turkish
aş kaldıran
SERKEŞANE : Ottoman Turkish
aş kaldırırcasına
SERKEŞÂNE : Ottoman Turkish
f. İtaatsizlikle, dikbaşlılıkla, inatla
SERKEŞÎ : Ottoman Turkish
f. İtaatsizlik, inatçılık, serkeşlik, dikbaşlılık
SERKUB : Ottoman Turkish
f. Başa vuran, başa kakan. * Başa vuracak şey
SERKUY : Ottoman Turkish
f. Yol, sokak veya mahalle başı
SERKUÇE : Ottoman Turkish
f. Sokak başı
SERKÂR : Ottoman Turkish
f. Müdür, iş başı, kâhya
SERKÂTİB : Ottoman Turkish
f. Baş kâtib. Hükümdarların başkâtibleri
SERKÂTİB : Ottoman Turkish
aş yazıcı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani